Thursday, March 31, 2011

Küflendik

Simdi boyle yazinca sanki altinda baska bir anlam varmis gibi geliyor. Yok yahu yapmam ben oyle laf oyunlari, bildigin kuflenmisiz… Basimiza bu da mi gelecekti? Eh bu kadar nemli, bu kadar cok yagmur yagan ulkede yasayinca durum boyle oluyormus tecrubeyle ogrendik :(

Birkac ay onceydi, masanin kenarinda kosesinde yesil yesil kuf mantarlari olusmaya basladigini gordum “aa bu neymis boyle, niye kuf oldu ki simdi, dur hemen bir temizleyeyim” seklinde giristim olaya. Icine temizlikci kadin kacmis modumdayim zaten su siralar, cikarabilene askolsun! Neyse efendim sildim temizledim, camasir suladim bir suru, birde guzelce havalandirdim ki birdaha olmasin kuf… Ustune birde farkettim ki kullanmadigimiz misafir yataginin uzerindeki carsaf ve yastiklarda kuf olmus!! Allahim bu nerden cikti simdi, siz nasil kuf oldunuz! Onlari camasir suyuna batiracak halim yok tabii, aldim yikadim pakladim iyice bir havalandirdim da, ohh rahatim…


Tabii bu arada muson sezonu basladi, surekli yagmur nem, birde ustune surekli yagmur oldugundan kapi cam acamamak tam oldu!! Temizledim bitti diye dusunuyorum ben, gecen sabah ise yetismek icin alelacele giyinirken elimi dolaptan bir etege attim hizlica gecirdim ustume. Bu arada bir gariplik var etekte, elime bir garip geliyor degdigim yerler, bir de bakayim ki dolapta duran etegim bile kuflenmis! Cildirdim tabii sabah sabah :(

Haftasonu heryer tekrar elden gecirildi ne yazik ki. Camasir suyundan ellerim uc kat deri atti :( Geldigimizde torbalayip kaldirdigimiz ve dogal olarak bir daha hic ihtiyacimizin olmadigi kislik botlarimizin torbasini acinca birde ne goreyim!! Botlar resmen yesermis… Her yanini kuf mantari sarmis botlarin. Yetmemis kutulardaki bazi bez ayakkabilarin :( Neyse temizledik havalandirdik ama eminim yine olacak. Zira birkac ay once temizlemis oldugum masa yine mantar yapmis, bu gidisle atacagim onu baska yapacak birsey yok. Ustune birde camlarin da mantar oldugunu gordum mu!! Pes yahu! Nasil bir nemdir bu, hele hele bizimki gibi butun gun gunes alan evde oluyorsa digerleri ne haldedir.

Cildirmak uzereyim yani.

Butun yil hava sicak, yazliklarla gezip tozuyoruz, usume derdime son, sereserpe yasiyoruz guzel ama… bu hic hesapta yoktu, kuflendik resmen. Nasil bir ulke burasi. Birde alerji falan yapiyor bu meret, insallah birsey olmaz. Ben temizledikce uruyor, ben temizledikce uruyor… imdatttttt !

Saturday, March 26, 2011

Makaron Askina

Makaronlarla kafayi bozmam yaklasik 4-5 sene oncesine denk geliyor sanirim. O zamanlar henuz Turkiye'de makaron cilginligi bu seviyede yasanmiyordu hatta. Simdilerde goruyorum her pastahanede var neredeyse ve inanilmaz fahis fiyatlara satiliyor kilosu. Neyse uzulmeyin sizi onca parayi vermekten kurtarip, makaron tarifi ve yapilis sirlarini paylasacagim :))) Ve sizde kisa sure icerisinde su resimlerde gordugunuz harika ve lezzetli makaronlari yiyor olacaksiniz...


Neyse efendim dedigim gibi 4-5 sene once yabanci bir yemek blogunda gorup asik olmustum bu sirin Fransiz kurabiyelerine. Zaten birsey rengarenk, minik ve de tatli! ise benden kacmasi mumkun degil hani :) Hatta uzerine birde Kirsten Dunst'un oynadigi "Marie Antoinette" yi izlemem iyice cosmami ve bu kurabiyelere kafayi takmami saglamisti yanlis hatirlamiyorsam :D

Eh kafayi takinca ne yaptim tabii ki de calismalara basladim... Ancak oyle calismalara baslamakla bitmedi hersey zira ilk denemem dogal afet, ikincisi facia, ucuncusu ise icler acisiydi - gordugunuz gibi gittikce iyilesen bir durum soz konusu ama yine de yeterli degil. Kiminin etekleri cikmadi, kiminin heryani catladi, kimi tepsiye yapisti kaldi... Benim yaptiklarim makaron'dan cok "takaron" olmaktaydi, ama yigidi oldur hakkini yeme kocakisisinin sabrina ve verdigi destege hayranim, ilk gunden itibaren bitmez tukenmez bir istek ve destekle yedi yaptigim takaronlari :))) Tabii bir ara "acaba biraz ara versen mi su makaron isine, hani bunca yumurtadan kolestrol tavan yapti" demedi degil :) Ama isini biliyor tabii cunku sonunda gercek makaronlara ulasip onlari yiyen de o oldu :)

Ilk uc bes deneme sonrasi oldukca gelistirdim makaron yapma isini, yapamadikca internetten arastirdim, yalniz olmadigimi ve herkese sac bas yolduran bu sirin kurabiyelerin icinde yatan canavari gordum :) Insanlarin sorunlari hep ayniydi; "eyvahh makaronumun etegi cikmiyor", "ustleri catliyor ne yapmaliyim?!", "makaronlarimin icleri bombos ve kabugu cok sert, simdi nolucak" seklinde bir yigin hatta bir yigindan oldukca fazla blogu, roportaji, tarifleri, puf noktalarini hatim ederekten bugunlere geldim cok sukur :)

Son iki uc haftadir evde vakit gecirmenin getirdigi SIKINTI ile beraber birkac set makaron yapmis bulunmaktayim, gunlerdir makaronla besleniyoruz, cayin yaninda... kahvenin yaninda... sarabin yaninda... hepsi bambaska guzel oluyor :) Firsat bu firsat diyerekten hem fotograflari hemde tarifi ve puf noktalarini paylasiyorum, buyrunuz buradan...



Makaron Tarifi

Malzemeler;

- 100 g pudra sekeri
- 50 g badem tozu
- 2 yumurtanin aki
- 4-5 yemek kasigi toz seker
- istenirse birkac yemek kasigi kakao veya gida boyasi

Ici icin malzemeler;

- 100 g eritmelik cikolata (beyaz veya kakaolu tercihinize kalmis)
- 1/2 su bardagi krema (saf krema)
- 2-3 yemek kasigi tereyagi
- bir miktar hindistan cevizi veya badem tozu (istenirse)

Onemli puf noktalari;

- Piyasadaki pudra sekerlerinin cogu nisasta ile karistirilmis oluyor, bu sebepten makaronlar catliyorlar. Emin oldugunuz ve icinde nisasta olmayan bir pudra sekeri kullanmaniz sart.

- Yumurta aklarinin oda sicakliginda "eskitilmesi" gerekiyor. Bunun icin ben en az bir gun oncesinden yumurta aklarini sarilarindan ayirip oda sicakliginda bekletiyorum. Onceleri endise ediyordum bozulurlarmi diye, Singapur sicaginda bile 3 gun boyunca birsey olmadi iciniz rahat etsin :))) 2-3 gece bekletip yaptiklarim gayet guzel oldu. Bu arada bu islemi yapmayip mikrodalga da 2-3 dakika en yuksek sicaklikta isitanlar var ama ben denemedim nasil sonuc verir bilmiyorum, ayrica mikrodalga kullanimina sonuna kadar karsiyim onun icin tavsiye etmiyorum ;) Unutmadan ekleyeyim yumurta aklarini ayirirken cok dikkat edin toplu igne basi kadar yumurta sarisi karisirsa isi bozuyor, benden soylemesi ;)

-Ozellikle pudra sekeri ve badem tozunun nem kapmamis kuru olmasi gerekiyor, kuru degilse firinda cok dusuk isida (yakmadan) kurutun kullanmadan once. Bu toz malzemeleri birlestirip rondodan veya mutfak robotunda iyice toz haline getirin, ben 5-6 tur dondurup un ufak ediyorum :) Birde ustune elek veya suzgec ile eleyerek buyuk kalan varsa ayiriyorum.

-Yapacaginiz makaronun turune gore boyaya siz karar verin, kakao koyacaksaniz pudra sekeri ve badem tozuna ekleyip homojen bir karisim elde edin, veya toz boya kullaniyorsaniz da ayni sey. Yok eger boyaniz sivi ise yumurta sarilarini cirptiktan sonra yavasca ekleyip karistirin.

- Yumurta sarilarini cirpacaginiz kap mutlaka cam veya metal olmali. Ayrica bu kabin inanilmaz derecede temiz olmasina dikkat edin hic bir su, yag, toz kalintisi olmamali.

Sanirim bu kadar, tum bu noktalara dikkat ettiginizde hersey yolunda gidecek ve minik etekli sirin makaronlariniz olacak, nasil mi?? iste boyle;

Yapilisi;

1- Pudra sekeri ve badem tozunu rondodan gecirip iyice toz haline getirin. Varsa toz boya veya kakaoyu ekleyin. En son elekten eleyip bir kenara koyun.

2- Birkac gun boyunca eskitilmis yumurta aklarinizi iyice cirpip hic sivi kalmayacak sekilde kar haline getirin. Uzerine toz sekerin yarisini ekleyip bir iki dakika daha cirpin, kalan toz sekeri de ekleyip bir iki dakika cirpin. Yumurta aklarinin oldukca kati kremamsi bir kivami olacak (2 nolu fotograftaki gibi).

3- Toz karisimi yumurta aklarina yavas yavas spatula ile yedirin. Cok fazla ve hizli karistirmayin ki yumurta aklari sonmesin. Sonra bu karisimi bir krema torbasina (veya ben buzdolabi posetine koyup kosesini azicik kesiyorum) doldurun.

4- Onceden yagli kagit yaydiginiz firin tepsilerine yuvarlak olusturacak sekilde buyuk isterseniz 3-4 cm capinda, kucuk isterseniz 2-2.5 cm capinda yuvarlaklar olusturacak sekilde SIKIN. Ben yuvarlaklari distan ice dogru yapiyorum en son orta kismi yapip torbanin ucunu hizlica uzaklastiriyorum. Bu arada hazirladiginiz makaronlarin hepsinin cift olmasi lazim, hazirladiginiz sayiya dikkat edin! Bu islem bittikten sonra sekil bozukluklarini gidermek ve makaronlarin biraz yayilmasini saglamak icin firin tepsisini hafifce 3-4 kere mutfak tezgahina vurun, makaronlarin ust kismi daha puruzsuz oluyor.
Tum bu islemleri yaptiktan sonra makaronlari dinlenmeye birakiyoruz, bu esnada ustleri kuruyor. Ben en az bir saat bekletiyorum ama 2-3 saate daha iyi kuruyorlar.

5- Ustleri kuruyan makaronlari onceden isitilmis firina atip 10-12 dakika pisiriyoruz. Piserken firini hic acmazsaniz iyi olur, etekleri daha iyi cikar. Buyuk boy makaronlar icin 170 derece firin, kucukler icin ise 150-160 derece firin uygundur.

6- Firindan cikinca sgumalarini bekliyoruz, sogumadan kagittan ayirmaya calisirsaniz parcalanirlar. Bu esnada icini hazirlamak en iyisi ;) Krema, tereyagi ve cikolatayi bir kapta yavasca eritiyoruz ve sogumaya birakiyoruz. Sogudugunda cok civik oldugunu dusunuyorsaniz icine biraz hindistan cevizi tozu veya badem tozu ekleyip istediginiz kivami yakalayabilirsiniz (zira ben oyle yapiyorum). Soguyan makaronlarin arasina hazirladiginiz kremadan bir miktar koyup bir diger makaronla kapatiyorsunuz. Bir muddet buzdolabinda bekleyen makaronlar daha leziz oluyor benden soylemesi ;)

Haydi bakalim bol makaronlu gunler sizin olsun, afiyet olsun :)


Bunlarda gecen haftasonu yaptigim bebek makaronlar, herbiri bir lokmalik oldu inanilmaz guzellerdi :) Gerci pembe olanlar firin isisi cok geldigi icin ilk anda biraz catladi ama tadi yerindeydi, catlak matlak yedik yuttuk :D


Gecmis yillarda Almanya da yaptigim makaronlardan birkac ornek... O zamandan fotograflarini cekip cekip koymusum kenariya birgun bir blogum olursa diye :D


dip not: blog gittikce yemek blogu olmaya basladi, gezmek lazim, gezi yazmam lazim biliyorum ama artik resmen bir yere gitmeyi dusunmekten bile korkuyoruz :) Ya patlarsa??

Thursday, March 24, 2011

Mutfak gunlugu

Ben mutfaga ne girsem kocakisisine eziyet oluyor. Cunku tariflerini bir arada tutmak gibi bir aliskanligi olmayan ben her seferinde adama “su tarifi bir arasana internetten”, “bilmemnenin malzemeleri nelermis”, “dur bi musade et bilgisayardan tarife bakayim” seklindeki tacizlerle benim yoklugumu firsat bilip kirk yilda bir bilgisayara elleyebilen kocakisisine hayati dar ediyorum :))) Bilgisayarin tepesine cokup kocakisisine elletmedigimi cok pis itiraf edip kendimi ele vermis oluyorum bu durumda, yarin obur gun adam derse senden bana firsat kalmiyor diye yedik nanayi :))

Tum bunlardan yorulan kocakisisi – tarif nobetciliginden bahsediyorum bilgisayardan degil – gecenlerde demezmi “sen neden kendine yemek tarifi kitabi yapmiyorsun hem hepsi bir arada olur ugrasmazsin” diye. Gerci bunun altinda “yetti canima bana buldurdugun tarifler, yaz bir kenara da kurtulayim senin dirdirindan” yatiyordu ama sonrasinda gelen cumle cok ilgimi cektiginden ilk kisma cemkirme ihtiyaci gormedim :D Sonrasinda da ekledi “gecen gun kitapcida super bir tarif defteri gordum, sayfalarinda yemek tariflerine yonelik eskiz ve cizimler var hep, tam senlik!” diye.

Hemen ilk firsatta o kitapciya ugranip kocakisisinin bahsettigi defterlere bakildi :) Defter degil tabii, bildigin ajanda veya gundem adiyla “Moleskine”. Moleskine yillar oncesinin dusunurleri ve sanatcilarindan kalma bir cesit akil ve eskiz defteri aslinda ama firsatci bir firma (Italyan sanirim) bu ismi kullanarak bu tur defterleri uretmeye baslamis ve parayi kiriyor :))) Bildigin not defteri veya ajandasinin fiyati 20-30 dolardan basliyor ama guzel yapmis simdi adamlar haklarini yememek lazim. Eminim Turkiyede de vardir, biz milletce pek merakliyizdir boyle marka seylere degerinin bikac kati para vermeye…

Herneyse sadede geleyim :) Hakikaten kocakisisinin bahsettigi deftere bayildim, tam bir tarif defter olarak dizayn edilmis ve ici inanilmaz guzellikte cizimlerle dolu, mutfak malzemeleri, yemek tarifleri, tum ayrintilar beni benden aldi :) Bakiniz asagida bahsettigim “Moleskine passion recipe journal” a dair nette bulabildigim bazi resimler ve hatta video var. Ama gercegi bu resimlerdekilerden de cok daha canli ve harika. Adamlar gercekten biliyorlar islerini. Kaldi ki sadece yemek kitabiyla kalmayip bir suru seri yapmislar; muzik, film, kitap, saglik, kedi, kopek ve bahce icin ayri ayri. Herbiri birbirinden guzel ve orjinal.





Iste boyle sirin cizimlerle dolu ici, hatta bu ne ki bazi sayfalar resmen sanat eseri gibi :)








Gelgelelim kaptigim gibi kasaya yonelmeden once iyi ki fiyatina bakmis bulundum :D Insaf yahu o paraya bir ay gecinen aile var!! (Gora repligimizi de sokusturduk tamamdir). Velhasil ne kadar muhtesem olsa da icim gitmedi o fiyata almaya, dedim kendi tarif kitabimi kendim yaparim :) Hemen oradan kumas kapli rengarenk baska bir defter kaptim, bir de bir kucak dolusu rengarenk ispirtolu veya gazli veya keceli kalem :))) Bu demek oluyor ki uzun zaman aradan sonra yeniden cizmeye basliyorum, bakalim neler cikacak. Okula yeni baslayan cocuklar gibi sevdim yeni defter ve kalemlerimi, hatta hemen birde fotograf cektim dayanamayip.

Haftasonu basliyorum cizimlere haydi bakalim…


Dip not: bloglar acildi haberi yalanmiydi allah askina? iyi numara valla veryansin eden halki uyutmak icin acildi ayagina yatip acmamak!! vay benim ozgur ve demokratik ulkem :(

Thursday, March 17, 2011

Neler oluyor bize, bize neler oluyor gulum…

- Dunyanin bir ucunda yuzyilin facialarindan biri yasaniyor ve bizim ulkemizde konusulan yegane sey Ibo’nun durumu. Tum gazeteler, dergiler, ve eminim kanallar da bunu veriyordur surekli haber olarak. Egitimsizligin ulasmis oldugu boyutlara mi yanayim, insanligin bu kadar yokolduguna mi, yoksa kirolugumuza mi yanayim bilemedim :(


- Habercilik nasil olur diye agzim acik izliyorum gunlerdir. Hicbirseyini sevmedigim Ingilizleri takdir ettim kac gundur, BBC harika bir is cikariyor. Mumkun olan en kisa surede ve mumkun olan en az yanlis bilgi ile herseyi gozler onune seriyorlar yasanan faciayla ilgili olarak. Yetmezse konunun uzmanlarina danisiyorlar, o da yetmezse halkla iletisime gecip olaylari ve yasananlari yansitmaya calisiyorlar. Japon kanallari ve ajanslari desen aynen oyle…

- Bizim gazetecilik anlayisimiz ise icler acisi, yillardir her olayi boyle mi sunmuslar, boyle mi yedirmisler bize!! En cok okunan gazetelere bakiyorum “Ibo” dan kalan bos yerlere Japonyada yasanan felaketi koymuslar, ama ne koymak!! Fotograflarin cogu BBC veya diger ajanslardan yurutme! Fotograflarin altina yazilanlar ise alakasiz ve anlamsiz, hani zaten uc gun once yabanci ajanslarin baska hikaye ile verdikleri fotograflar onlar. Haberlere gelince nasil yalan yanlis nasil uydurma aklim hayalim almiyor okuyunca :( Hic mi ingilizce bilen kimse yok o yayin kuruluslarinda, hicmi kontrol etmiyorsunuz dunyadaki gelismeleri, akim derken bokum diyorsunuz farkinda misiniz?!!

- Tum bunlarin ustune Cin bile yapacagi nukleer reaktor planlarini askiya alirken bizimkilerin tutumu saka dahi olamaz. Kazmalar hazir bekliyormus… kazmalar!! Kazmayi vuracaklarmis en kisa surede canim memleketimin sah damarina :( Omrunuzde nukleer reaktor gordunuz mu acaba? Nasil kurulur nasil isletilir biliyor musunuz? Ya acil durumlarla nasil basa cikilir onu biliyor musunuz?! Memlekette onu kuracak isletecek muhendis bilim adami yetisiyor mu? Yetisenleri koruyabiliyormusunuz?? Siz ki teknolojiyi kullanmadan sadece adini degistirerek normal treni hizli tren yapabilecegini sananlar! Hizli trenin efendisi adamlarin bile kontrole alamadigi bir reaktoru nasil kontrol edersiniz?? Hic kendinize soruyormusunuz, onca insanin vebalini boynunuza almaktan hicmi korkmuyorsunuz…

- Tum bunlar bir yana bazilari var ki; “bugun ne giysem, ne yesem, ne icsem??” den baska birsey dusunmeyen :( Cocuklarimizin degil yedi kusak ecdadimizin hayatinin tehdit altinda oldugunu goremeyen, umursamayan ve algilamaktan bir care...


Ben baktikca umutsuzluga dusuyorum, ya siz?

Tuesday, March 15, 2011

Itinayla ulke mahvedilir

Evliya Celebi gibi “Şefaat Ya Resul Allah” diyecegime “Seyahat Ya Resul Allah” demis olmaliyim ki gezmek gormek benim hayatimin olmazsa olmazlarindan. Zira belkide ondandir kocakisisi ile kaplumbaga misali evimiz sirtimizda ordan oraya gezisimiz.
Eger sorulsa en cok hangi ulkeye gitmek istiyorsunuz diye hic suphesiz ikimizde saniye dusunmeden “Japonya” derdik. Onun icin agzim kulaklarimda geziyordum son birkac aydir, Japonya yolcusuyduk cunku… Yillardir hayalini kurdugum, adini duydugumda bile heyecanlanip mutlu oldugum “Sakura” lari gorecektim. Gormeden sevdigim bir ulkenin yolcusuydum, izlemeye doyamadigim animelerin cennetine gidecektim ve daha neler neler…
Son birkac seferdir yasadigimiz aksiliklerden oturu soylemek istemedik kimseye. Hele hele Bali’de yasadiklarimizdan sonra nazar degdi dedik, soylemeyelim kimseye, gidip gelince soyleriz. Iste ondandir iki hafta sonra cikacagimiz yolculuktan ailelerimizin bile haberi yoktu, son gun soyleyecektik biz Japonya’ya gidiyoruz haberiniz olsun diye.

Gel gor ki sorun nazar degmesinden de ote birsey olsa gerek. Oncelikle kocakisisinin cok onemli bir isi cikti, tam bizim Japonya’ya gidecegimiz haftaya denk gelen, mumkun degil ertelenmesi burada olmasi gerek… Japonya seyahatimizi on gun sonraya aldik, sakuralari kacirma ihtimalimizi bile bile…
Sonrasinda otellerimizi ayarladik, gezi planlari yaptik, hizli tren biletlerimizi bile aldik… Son gunlerde en buyuk heyecanimizdi yaklasmakta olan Japonya gezimiz…



Simdi agzimi dahi acamiyorum. Cuma gunu depremi duydugumda cok da onemsemedim acikcasi, cunku Japonya depremler ulkesi, kimsenin burnu bile kanamamistir dedim. Keske oyle olsaydi da biz yine de gidemeseydik, gercegi haberlerde goruverince anladim. Yine de yitirmedik umidimizi, deprem bizim gidecegimiz yerlere zarar vermemistir, gideriz dedik. Haftasonundan beri hep bir umit haberlerde gozum ve her gecen gun gercegi daha da acik gorup kabullenmek zorunda kaldik sanirim. Yasanan facianin boyutu bizim kabullenmek istemedigimiz kadar buyuk, kaldi ki ulkenin bir yaninda binlerce insan hayat mucadelesi verirken gidilen gezi gezi mi olur :(

Son umidimiz de bugun iyice yokoldu. Nukleer reaktor iyice kontrolden cikti ve cevreye radyasyon yaymaya basladi… Bazi seyler hakikaten kismet isiymis, cocuklugumdan beri bu boyledir ben birseyi ne kadar cok istersem olma ihtimali o kadar dusuktur. Ya biz gittigimizde olsaydi dedik, kismet degilmis dedik, son umutlarimizi da cope attik bugun…

Simdi tum kalbimle dunyanin ve Japonlarin bu faciadan daha fazla zarar gormemesi icin dua ediyorum. Gidemedigimize uzulmuyor muyum? Tabii ki cok uzuluyorum ama hicbir zaman gorememektense birgun gorebilme umudunu tercih ediyorum…
Dun aksam kocakisisinin soyledigi birsey cok hosuma gitti "Demek ki Japonlar yeniden super guc olacaklar" dedi, nereden cikti simdi o deyince "Bu adamlar her seferinde yokolup kullerinden yeniden doguyorlar cunku" dedi.
Umarim oyle olur hakikaten...
Bu yazinin dip notu: Gicik oldugunuz bir ulke varmi? Sadece gitmeye kalkismamiz yeterli darmadagin etmek icin...

Monday, March 14, 2011

Nasil bir milletiz biz Allahaskina??

Bu sabah gelen ve cok guldugum bu maili paylasayim istedim ki sizinde gulerek baslasin haftaniz :)))


Nihat Doğan sevgilisinden gelen mesajları gazetecilere gösterdikten sonra aniden ''Ben bunları size niye gösteriyorum'' diye sinirlenip cep telefonunu kıralı 8 yıl oldu... Seda Sayan'ın Amerika seyahati sonrası bebeğini düşürmesi üzerine, Nihat Doğan, ''Seda'nın hamile kaldığından haberimiz yoktu. Bilseydim arabayla dönerdik,'' diyeli 5 yıl oldu...

Savaş Ay, Stüdyo 4 programında artistik hareketlerle şapkadan tavşan çıkarma gösterisi yaparken tavşanı öldüreli 5 yıl oldu...

Serdar Ortaç ''İlham kaynağım şu gördüğünüz Boğaz.Bu deniz öküze bile ilham verir'' diyerek şarkılarının kaynağını açıklayalı 8 yıl oldu... Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde , Ahmet Kaya'yı protesto için çatal , bıçak, atanların en acarlarından Serdar Ortaç sahneye fırlayıp Onuncu Yıl Marşı'nı söyleyeli ve onuncu yıl fatihi olan Serdar Ortaç askere gitmemek için aldığı sahte raporlar yüzünden hapse gireli 12 yıl oldu...

Manken Doğa Bekleriz, 'kepçe' olarak nitelediği kulaklarını, bir davete giderken Japon yapıştırıcısıyla kafasına yapıştıralı 5 yıl oldu...

Vestel Manisa-Bursa maçında hakem Metin Tokat'ın başına bir paraşütçü düşeli 6 yıl oldu...

Savaş Ay'ın program içerisinde düzenlediği 'Ünlülerin benzerleri' yarışmasında, yarışmaya Ciguli'ye benzediği iddaasıyla katılan gerçek Ciguli üçüncü olalı 6 yıl oldu...

Tuğba Özay, bebek idrarının saça çok iyi geldiğini açıkladıktan 4 gün sonra, sevdiği erkeğin terini bile içebileceğini söyleyerek vücut salgılarıyla ilgili değişik bir duruş sergileyeli 3 yıl oldu...

Hiç bir daveti kaçırmayan modacı Siren Ertan, bir derginin şaka niyetiyle gönderdiği ''Tanganika Cumhuriyeti Naip Kralı'nın taç giymesi şerefine düzenlenen balo'' daveti için olmayan bir ülkenin şerefine tam saatinde Swissotel'de hazır olalı 11 yıl oldu..

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için düzenleyeceği şenliğe tecavüz suçundan hapis yatan Doğuş ve kadın dövmeyi gerekli bulan İbrahim Erkal'ı çağıralı 9 yıl oldu...

Çarkıfelek programında yerlerde debelenen Mehmet Ali Erbil ve Aysel Gürel'in coşkusuna kapılarak üzerlerine atlayan İsmail Türüt, Aysel Gürel'in 5 kaburgasını kırıp sanatçıyı hastanelik edeli 8 yıl oldu...

Özcan Deniz, ''Hiç öyle imajla uğraşmak gibi bir derdim yok. Tam tersine hep aynı kalmayı severim. Michael Jackson'ın kaç kere bıyık bıraktığını gördünüz? Ebediyete kadar aynıdır,'' diyerek derdini verilebilecek en son örnek üzerinden anlatalı 7 yıl oldu...

İsmail YK , ''Ben Coca Cola ve Michael Jackson'ı örnek aldım kendime,' diyeli 3 yıl oldu...

İzzet Yıldızhan, "Sanatçı arkadaşlarımız gerçekten bazıları konuşmak bilmiyorlar" diyeli 4 yıl oldu...

Star gazetesi Galatasaray'ın Leed United galibiyeti sonrası ''Dingiltere'' başlığını atalı 11 yıl oldu...

İbrahim Tatlıses, ''Atatürk bizi düşman eziyetinden kurtardı. O olmasaydı belki de benim ismim şu anda İbrahim Tatlıses değil, abraham sweetvoice olacaktı,'' diyerek zafer bayramının anlam ve önemini ifade edeli 2 yıl oldu... İbrahim Tatlıses, milli maç sevincini silah atarak gösterenlere, "Silah atıyorsanız bilinçli atın" diye sesleneli 2 yıl oldu...

Muhabir Ömer Güvenç, maç sonrası Beşiktaşlı Ahmet Yıldırım'a sorduğu ''2-1'lik mağlubiyet, ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna ''2-2 bitti maç...'' cevabını alalı 7 yıl oldu...

Ece Erken, ''Köpeğim öldü çok üzüldüm.Bu arada Mahsun Kırmızıgül'ün de babası ölmüş.İkimizin de başı sağ olsun,'' diyerek taziyeyi aradan çıkaralı 7 yıl oldu...

Bir zamanlar Popstar yarışmasında jüri üyeliği yaparken, yarışmacılardan Bayhan'ın cinayetten sabıkalı olduğunu öğrendikten sonra 'Sabıkalı popstar olmaz' diyerek yarışmayı terk eden Deniz Seki; uyuşturucu kullanmak ve tedarik etmekten hüküm giyeli ve akıllara 'Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin' atasözünü getireli 2 yıl oldu...

Savaş Ay Maçka'daki sinema yangınında alevlerden zor kurtulmuş gibi (yüzü gözü is içinde) yaşanan faciayı anlatırken çevredeki vatandaşlar tarafından olay yerine sonradan geldiği gerekçesiyle protesto edileli 7 yıl oldu...

TRT, bir konseri 2,5 saat boyunca sessiz yayınlamasına gelen tepkiler üzerine ''Düğmeyi kapalı unutmuşuz'' açıklaması yapalı 3 yıl oldu...

Barcelona Olimpiyatları'nda haltercimiz Hafız Süleymanoğlu, ellerini uzun uzun pudralarken kaldırış süresinin bittiğini belirten uyarı sesiyle irkileli 19 yıl oldu...

Hidayet Türkoğlu, Angola karşılaşması sonrası, ''Allah da yardım etti sağ olsun,'' diyerek samimiyetin sınırlarını zorlayalı 9 yıl oldu...

Tansu Çiller,''Cenabı Allah'ı size emanet ediyorum!'' diyerek miting alanındakilere büyük bir sorumluluk yükleyeli 9 yıl oldu...

Ali Kırca, Kuruçeşme'deki evinde katta olmayan asansöre binmeye teşebbüs edince, yaklaşık 7 metre serbest düşeli 11 yıl oldu...

TRT Eurovizyon Şarkı Yarışmasında, Yunanlı şarkıcı sahneye çıktığında yayını keserek, ''Memleketim'' şarkısını çalalı 35 yıl oldu...

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ni gezip müzenin ismi dolayısıyla hayal kırıklığına uğrayan ziyaretçi sayısı artınca müze yönetimi kapıya ''Müzemiz su altında değildir'' yazısı asalı 8 yıl oldu...

Rafet El Roman, kendisi için, ''Onu görünce boğazına sarılmak istiyorum'' diyen Hülya Avşar'ı ''Bende onu sağlı sollu tokatlamak istiyorum'' diye cevaplayalı 5 yıl oldu...

İlhan Şeşen, ''Sanatçı olmasaydım, martı olmak isterdim,'' diyeli 8 yıl oldu...

David Copperfield'in gösteri sırasında sahneye çıkarak yok ettiği Atilla Taş, geri döner dönmez nasıl kaybolduğunu açıklayarak şovu yok edeli 12 yıl oldu...

Garo Mafyan, Popstar yarışmasında ''Rahmetli Yıldırım Gürses'in kulakları çınlasın'' diyerek zaten metafizik özellikler taşıyan bir deyimi iyice sırlar alemine çekeli 7 yıl oldu...

Kurtlar Vadisi karakteri Çakır'ın dizideki ölümünden sonra, Türkiye'nin birçok yerinde cenaze namazı kılınalı ve gazetelere başsağlığı ilanları verileli 7 yıl oldu...

Tümer Metin ''Tümer Metin'in ne kadar olduğunu, neyi ne kadar verebileceğini, neyi ne kadar istediğini ve istediği zaman neyi nerede, neyi ne kadar yapabileceğini bir tek ben biliyorum...'' sözleriyle 'neyi' anlattığını merak ettireli 5 yıl oldu...

Yolspor'la oynadıkları maçta 25-0 yenilince, ligin ikinci yarısında rövanş maçına çıkmak istemeyen Seydilerspor'lu oyuncular Yolspor yöneticileri tarafından , ''Söz bu sefer çok gol atmayacağız'' diye ikna edildikten sonra, maç 27-0 biteli 6 yıl oldu...

Süleyman Demirel, ''Türkiye'ye trilyonu ben getirdim, şimdi de katrilyonu hediye ediyorum,'' diyerek enflasyonu öveli 18 yıl oldu...

Flash TV, Papa’ya ''Müslüman ol!'' çağrısı yapalı 5 yıl oldu...

Galatasaraylı futbolcu Sabri arkasında ''Sarbi'' yazan bir formayla sahaya çıkalı 7 yıl oldu...

Zekeriya Beyaz, otel faturasından erotik yayın yapan Pay TV'yi izlediği ortaya çıkınca , ''4 kişi ne yapıyorlardı öyle, insan insanlığından çıkıyor vallahi,'' açıklamasını yapalı 9 yıl oldu...

Yılmaz Morgül ,''Ben Türkiye'nin Jennifer Lopez'iyim'' diyeli 6 yıl oldu...

Murat Kekilli albümüne verdiği ''Yedialtı'' adının anlamı sorulunca, ''Bu toplum henüz bunu öğrenmeye hazır değil,'' cevabını vereli 8 yıl oldu...

Sunday, March 13, 2011

Biten bir haftasonu daha, hayatin tadi cikolata ve deprem...

Ben her pazar asik olurummmm... diye bir sarki vardi hani :) Tamam tamam biliyorum ben her bahar asik olurum o :))

Pazar gunu sona ererken, gecenin karanligiyla birlikte hep bir huzun cokuyor icime, haftasonunu adam gibi degerlendirememisim diye hayiflanip her seyi bir arada yapmaya calisiyorum kalan birkac saatte. Gece yarisina dogru bir enerjik oluyorum iste boyle :) Eh bende firsattan istifade bloguma yazayim dedim...

Bu haftasonu pek verimsiz gecti aslinda, sebebi gecen haftasonu yaptigimiz spor! Gittikce buyuyen gobekleri kontrol altina alalim, hazir yagmurlar da bitti hava isindi diyerekten gecen pazar gunu attik kendimizi disariya "Badminton" oynamaya. Ammavelakin... spor yapmayi kirk yilda bir aklina getiren bendeniz isinmadan girisince olaya, birde ustune ayi gibi abaninca elimdeki rakete kaslarimin canina okudum. Sonuc; incitilmis bir sag kol kasi ve butun hafta agri sizi. Sonucta cuma gunu doktora gidilip bir zahmet ilac aldim ki kendime gelebildim. Ama bu haftasonu da gume gitti o ayri.

Geleneksel olarak haftasonunu evde gecirince attim kendimi mutfaga. Bu ne bicim ikilemdir, buyuyen gobegi eritmek icin spora gidip kendini mahveden insan evde istirahate cekilince mutfaktan cikmaz!! Celiskilerle dolu bir insanim velhasil :))
Super bir cikolatali truff ve harika makaronlar yaptim :)) Hepsini de toz ettik onumuzdeki hafta yine spor var :D

Makaronlar apayri bir yaziyi hakediyorlar, zira Fransiz makaronlarini kollarinin altindan gecirir kivamda oldular :) Bir ara yazacagimdir...

Cikolatali Truff'e gelince, anlatilmaz yasanir diyorum. Kocakisisi dolabin onunden ayrilamadi, cigercinin onundeki kedi gibiydi, truffler bitti o rahat bir nefes aldi :))) Yapimi inanilmaz kolay olan bu truffleri bu kez bende cok tuttum, orijinal ve oldukca pahali orneklerini aratmayacak lezzetteydiler :)


Alin kagidi kalemi elinize, tarifini veriyorum simdi, bu kiyagimi da unutmayin ;)

Cikolatali Truff

Malzemeler;
-1 cup cig krema (sanirim bir su bardagina denk geliyor bu-cup amerikan olcu birimi)
-400-450 gram siyah cikolata

Yapimina gelince;
Oncelikle kremayi bir kapta isitiyorsunuz, kaynamasin dikkat! Isinan kremayi kucuk parcalara bolunmus cikolatanin uzerine dokuyorsunuz ve orta kisimdan disa dogru karistirmaya basliyorsunuz. Birkac dakika icinde homojen, koyu krema kivaminda bir karisim elde edeceksiniz. Eger tum cikolata erimezse, ici sicak su dolu bir kaba koyup karistirmaya devam edin cikolata eriyene kadar. Elde ettiginiz homojen karisimi once oda sicakliginda sogutun, oda sicakligina gelince dolaba koyup 3-4 saat donmasini bekleyin. Sonrasinda da ister elinizle ister baska aparatlarla yuvarladiginiz cikolata toplarini kakao ya da cikolata parcalarina bulayin. Yuvarlama kisminda ozellikle cok cabuk olmak lazim zira bu karisim oda sicakliginda cabuk eriyor (hele Singapurda!!!) Dolayisiyla Isvicre'nin nicin cikolatacilikta iyi oldugunu anliyoruz burada :)) Cikolatanin sicaktan erimedigi ve sekillendirilebildigi yegane yer olsa gerek :D

Eh sonrasinda da afiyetle yiyoruz bu cikolatalari, hele hele aci turk kahvesinin yaninda mukemmel oluyorlar :)

Bunlarda yeni tecrube ettigimiz diger lezzetler; biri "Kiwi-berry" yani kiwinin bogurtlengillerle akraba evliliginden dunyaya gelen cocugu :)))) Valla ne oldugunu bende bilmiyorum acikcasi kiwinin uzum buyuklugundeki tuysuz versiyonu :)) Tadi daha cok kiviye benziyor.



Yedigimiz diger bir acayip sey de; "Red Vegetable" (kirmizi sebze) diye satiliyor :))) Sanki biz gormuyoruz kirmizi oldugunu :))) Arastirmalarim sonucu bunun ispanakgillerden oldugunu buldum, tadi da ayni ispanaga benziyor, sadece kirmizi kirmizi su saliyor :D


Iste boyle, buldugumuz her turlu garip seyi yemeye devam ediyoruz dunyanin bu ucunda :))

Depreme gelince, merak edip soranlar olmus sagolasiniz :) Endiseye mahal yok biz iyiyiz, hatta depremi hissetmedik bile.

Cuma gunu her zamanki gibi kendimi ise guce gommusken hic olmadik bir saatte annem beni caldirinca endise ettim, zira biz birbirimizi gorusecegimiz zaman caldiririz. Oyle "bayram degil seyran degil enistem beni niye optu" misali bir zamanda caldirinca endise ettim bende. Hayirdir anne birseymi var diye mesaj attim; "seni seviyorum" diye cevap yazdi! Buyur burdan yak!!
Megerse bizim pipirikli sulale deprem haberlerini gorup zorla kadinin aklina kotu seyler sokmuslar!! Bir rahat birakin kadini yahu, zaten yuregi agzinda bekler o boyle durumlarda, zorla senaryo yazdirmayin :P
O da korkmus deprem bizi etkiledimi diye. Eh benimde haberim bu vasitayla oldu depremden. Cok sukur hissetmedik bile biz, zaten yeri dolayisi ile Singapur oldukca korunakli. Tamamen Malezya ile Endonezya'nin arasinda bir ada burasi. Yani diger Pasifik ulkelerine gore daha korunakli ve sansliyiz, deprem burada olmadigi surece :)


Japonyadaki deprem, korkutucu ne yazik ki :( Dilerim hersey biran once yoluna girer... Dunya'nin 5. buyuk depremiymis, hey Allahim sen nelere kadirsin biz geldik geleli su Pasifige huzur gelemedi bir turlu :( Once Sumatra da volkan patladi, yetmedi ustune birde tsunami... Avustralya'ya gidelim dedik sel aldi Avustralya'yi. Baliye gittik volkan patladi Bali mahfoldu...
Ben daha ne diyeyim?
En iyisi birsey demeden gidip yatayim, yarin is var :)

Kalin saglicakla ve dualarinizi esirgemeyin Japonyadaki nukleer reaktor bari patlamasin diye -tabii ben bu yaziyi yazarken patlamadiysa :))

Friday, March 11, 2011

Buraya gitmek istiyorummmm

Moralim bozuk ve keyfim yerinde degilse benim nesemi yerine getirebilecek tek sey vardir, o da gezmek :) Tamam tamam yemegi de seviyorum ama gezmenin yeri bambaska :))) Onun icin biran once gezecek bir yerler bulmak lazim :)

Sesi cikabilen yegane bloglardan ve haberlerden gorebildigim kadariyla Turkiye kar altinda, hem de cemrelerin dusmus olmasina ragmen. Cemre ne oglum ya yalan iste dupeduz, yok oyle bisey! Bir kisi de bana gostersin su dusen cemreyi disimi kiricam, kaldi ki dediginiz gibi dusmemis iste yoksa bu kar kis ne?

Her neyse cemrelere bulasmam bittigine gore devam edeyim yazmaya, zira bana ne cemre dusmus mu dusmemis mi, biz burada 30+ derecelerde gevremekteyiz yilboyu :D
He he biliyorum cok adiyim, bekleyin anacim size de cemreler dusmus gelir elbet yaz :)

Ne diyordum ben? Hah gezmek diyordum degil mi :)

Gecenlerde bloglarda gezerken karsilastim burasi ile; Buzdan Kaleler!

Inanilmaz guzel ve goz alici duruyorlar. Sanki masallar aleminde gibi. Gunduz ayri guzel gece ayri, hele hele ozellikle gece isiklandirmalari ile daha bir guzel olmus.


Buzdan kalelerin nasil yapildigina gelince; herhangi bir destek kullanmadan yapiliyormus. Oncelikle buzdan kocaman sarkitlar yaparak temelleri bu sarkitlarla olusturuyorlar, sonrasinda da hergun spreyleyerek sulama yapiyorlar, hava sicakligi eksi derecelerde oldugu icin bu sprey sulamanin sonucu boyle harika kristaller ve buzullar oluyor :)

Buyuleyiciler degil mi?

Daha fazla bilgi edinmek isterseniz kendi internet siteleri; Midway Ice Castles







Kisi ve kari hic ozlememis olmama ragmen, uc bes gunlugune de olsa gidip gezmek lazim :) Tabii once Amerika kitasina, oradan da Utah'a ulasmak lazim, ayrica mevsimin de kis olmasi lazim. Yani yedi bilinmeyenli denklem gibi, ama yine de neden olmasin :) Yazdim aklimin bir kosesine bunu mutlaka gitmeliyim, birgun belki...

Bir de boyle fotograf cektirmeliyim mutlaka :)


Haydi kalin saglicakla, guzel gecsin haftasonunuz :)
A.

Tuesday, March 8, 2011

Su aralar ben;

- Yogunum
- Yorgunum
- Hayatla ve insanlarla mucadele ediyorum
- “Adalet var mi?” surekli sorguluyorum
- Pek bir maneviyata yoneldim, yakinda erecegim
- Digiturk’e hala daha cok kizginim
- Yazmiyorum, yazamiyorum
- Aslinda cok yazmak istiyorum ama kafam karma karisik, blogu zirvalamalarla doldurmaktan korkuyorum
- Gunlerin nasil gectigini anlamiyorum
- Aslinda pek anlamak da istemiyorum
- Pek limoniyim velhasil…

Kadin olmanin zorluklarina dair bir yazi yazmakti planim aslinda. Dusununce hic iyi fikir olmadigina karar verdim, zaten sevimsiz bir modumdayim boyle agir konulara dalip hayati daha da sevimsizlestirmek anlamsiz geldi. Baska zamana artik…

Umarim sizlerde “seven, sevilen ve saygi goren kadinlar” mutlu azinliginin bir uyesisinizdir.

Kadinlar gunumuz kutlu olsun :)
A.

Thursday, March 3, 2011

Hay boyle adaletin...

Merak ediyorum;

- Daha neler yasaklanirsa aklimiz basimiza gelir? Youtube yasaklandi kabullendik, Blogger yasaklandi kabullendik… Itiraz etmemiz, karsi durmamiz icin neyin yasaklanmasi lazim??

- Neden parasi olana adalet var? bize adalet neden yok? Digiturk’un haklari soz konusu olunca kimsenin gozunun yasina bakilmiyor da, emek onlarin emegi olunca tum bloglar kapatiliyor da ya bizim verdigimiz emekler?!

- Gozunu sevdigimin adaleti! Digiturk milleti onca sogusledikten sonra vergi vermeye gelince de ayni hassasiyeti gosteriyormu? Ve kanunlar kurallar orada da isliyormu acaba?

- Bizim cocuklugumuzda –hani teknolojinin bu kadar gelismedigi zamanlarda- bile en dandik televizyonun en dandik anteni ile tum kanallar izlenebilirken, gunumuzdeki bunca teknoloji bollugunda neden hicbir kanal cekmiyor da biz bunca parayi Digiturk’e bayiliyoruz?!? diye kimse dusunuyor mu acaba…

- Onlar bizim emegimize saygi gostermiyor da biz niye hala daha gidip sakir sakir Digiturk’e uye oluyoruz? Ya da uyeler neden telefonlarla saldirip siz bloglarimizi kapatirsaniz bizde uyeligimizi sonlandiririz diye rest cekemiyor?!

- Gercek hirsizligi yapanlarin cogu coktan bu isten siyrildi bile, kimbilir hangi entrikalarla islerine devam edecek, kimbilir nerden yayin yapacaklar yine, adi ustunde “korsan” bunlar diye ben dusunuyorum da bu yasaklari getirenler dusunemiyormu acaba…

- Ve adaletin sivri oku neden bu buyuk sirketleri es gecerek her seferinde bizim g.tumuze batiyor, dusunuyormuyuz acaba…

Hicbir yere gitmiyorum, wordpress falan da kullanmayacagim, burdayim ve adaletin gelisini bekliyorum! Emek verdik, zaman harcadik bloglarimiza, oyun alanim burasi benim, alamazlar benden!
Bizim verdigimiz paralarla adam olan sirketler bize yamuk yapamaz!!
Bir kez daha dusunun, Digiturk uyeliginiz olmadan da yasayamaz misiniz? Bu duzenin kolesi olmak zorunda misiniz??

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails