Wednesday, August 31, 2011

Bayram bu kadardi dagilin!

- Bayram tatili adindaki sey bize ayni haftada iki kez "Pazartesi Sendromu" yasatmaktan oteye gecemedi ne yazik ki :( Zira bir gun tatilden birsey anlamadigimiz gibi, ise baslama stresini hem Pazartesi hemde Carsamba olmak uzere iki kez yasadik. Hani dun calissam daha iyiydi, en azindan isler biraz hafiflerdi!

- Gecikmeli de olsa herkesin Ramazan ve Zafer bayramini kutlarim buralardan :)

-Bizimkiler geldi, gitti falan derken, son dakikada gezmelik birseylerde ayarlayamadim karmasadan :) eh gezemeyince sinirli oluyorum sanirim ben boyle :))

-Bizimkiler deyince deginmeden edemeyecegim; biz "uzatin geziyi bayramida burda beraber yapalim" dedikce "yoook gitmemiz lazim cok bile kaldik, akraba es dost bekler, hem bayrama ana babamizi gorelim, iyice yaslandilar bir dahaki bayrami ya gorurler ya goremezler" diye duygu somuruleri ile donduler memlekete. Kocakisisi "yahu onlari her bayram goruyorsunuz, bu bayramida biz ailemizle gecirelim iste gitmeyin, 5 yildir ayri bayram yapiyoruz" diye duygu somurusu yaptiysa da dinletemedi... gittiler.
Lakin Allahin sopasi yok ki :) Hayatlarinda ilk defa buyukanneler bir bayram tatilinde yaz tatiline gitmeye karar vermisler :))) hemde dayilari da alip :) Bizi burda kolu kanadi kirik birakip gidermisiniz! hem birde ailelerinizi gormeyi bahane edermisiniz!
Bunun adi da bayram kapagi olsa gerek :D aklima geldikce degerli gibi kis kis guluyorum bizimkilere :))

- Bayram demek yeme icme oldu bizim icin, ayip olmasin bayram havasindan komple kopmayalim diye sutlu kemalpasa (veya esas adiyla peynir tatlisi) yaptim :) Hele hele ustune bir top dondurmayla enfes gitti, gelsin kilolar :) Isis esasi buralarda memleketten birseyler bulup yiyebilmek guzel, paylasmadan gecmeyeyim dedim :)


-Birde bayram arefesinde bayramlik ayakkabi aldim kendime ama evden cikmayinca giyemedim bile :) Cok gosterisli gelirdi boyle leoparli falan seyler, cok hosuma gitti dayanamadim aldim, insan hicbirseye yok hayatta olmaz dememeliymis demek ki ;)



Tuesday, August 23, 2011

Dar Alanda Kisa Paslastim

Efendim simdi size eskilerden bir hikaye anlatacagim. Nereden cikti bu hikaye, biz gezme tozma yazisi gormek istiyoruz derseniz sabredin biraz anacim ;) Zira dun sabah Lou ile muhabbet ederkene aklima geldi bu hikaye, allahim ben bu hikayeyi nasil oldu da anlatmadim diyerekten hayiflandim bir muddet, onun icin anlatayim da rahatlayayim :)

Bundan yillar oncesinde bir yaz gununun sabahinda basliyor hikaye. Yillar oncesi dedim ya, iste o zamanlar daha universite birinci sinif ogrencisiyim henuz – citi piti genc birseyim yani :D Issiz gucsuz ve amacsiz bir ogrenci oldugum icin yaz tatilinden anladigim yegane sey ogle saatlerine dek uyumak o zamanlar. Kimbilir gece kacta yattigim bir gunun sabahi telefonun cilginlar gibi calisina uyaniyorum. Coktan uyanmis ve evin bilimum koselerinde bir isler karistiran annem de ben uyanana dek telefonun caldigini bile duymuyor nedense! Ta ki ben uyanip telefona cevap verince yanimda bitiyor!

Telefondaki ses “Iyi gunler A. ile gorusebilirmiyim” diyor. Adam basbayagi benden bahsediyor da, kim bu yahu, daha ayilamadigim icin kimsiniz demeden “evet benim” demis bulunuyorum. Sonra karsidaki bir basliyor anlatmaya susmuyor 5-10 dakika. Yok efendim bilmemne ajansindan ariyormus, benim onlara basvurum varmis! Film cekimi varmis gitmek istermiymisim… falan filan bir suru afilli cumle.

Icimden bir ses diyor ki “hala uykudasin ve cok sacma sapan ruyalar goruyorsun, k.cin acikta kalmis olsa gerek, biraz dogrul da ustunu ort bari” :)

Gerceklikle ruya alemini bir turlu ayirtedemedigim bir sure icerisinde, telefonun ahizesi benim elimde oldugu halde annem olanlari benden daha iyi kavriyor nedense! Ve kasla goz arasinda bana evet dedirtip yeri ve zamani sorduruyor. Telefondaki adama olur gelirim deyip (hey mubarek Angelina Jolie sanki buyuk film anlasmalarina imza atiyor) detaylari seslice tekrarliyorum, zira halen uykudayim ben hatirlamazsam konusmayi pur dikkat dinleyen annem hatirlasin :)

Buraya kadar yazilanlarin hicbiri ruya yada uydurma degil, tamamen gercek :) Aciklamasi ise soyle; anne kisisi tiyatrodan tanidigi bir arkadasi ile yolda karsilasip muhabbet ediyor birkac gun oncesinde. Arkadasi sehrimizde bir film cekildigini, onun setinde oldugunu soyluyor. O sirada tiyatrocu arkadasin aklina ben geliyorum ve anneme fotografimi ajansa birakmasini tembihliyor. Buraya kadar hersey olabilirler siralamasinda, ammavelakin annem hangi akla hizmeten gidip o ajansa benim fotografimi birakiyor ve bundan benim neden haberim olmuyor bilemem.

Isin ozeti bir dizi gariplikler sonucunda kendimi o ogleden sonra “Dar Alanda Kisa Paslasmalar” film setinde buluyorum… eh yapacak daha da iyi bir isim yok nasil olsa evde pineklemek disinda, hic degilse ilginc birsey yapmis olurum diyorum.

Mekan sehrin eski sokaklari, kucuk cumbali evlerin oldugu bir mahalle. Etrafta kosusturan bir suru insan ve uc adet kocaman konteyner var; biri teknik malzeme, digeri kilik kiyafet, sonuncusu da yiyecek icecek dolu – bir nevi cay ocagi gibi calisiyor :) Ben saskin saskin bakinirken etrafa telefonum caliyor, arayan kocakisisi! O zamanlar yeni yeni konusuyoruz daha, hani sabah aksam birbirimize binlerce “seni seviyorum” “yok ben daha cok seviyorum” tarzi sacma sapan mesajlar atabildigimiz sarkastik donemlerimizdeyiz :D Diyorum ki “film setindeyim, cekime cagirdilar”, sasiriyor garibim “kesfedildin artik unlu olup beni tanimazsin” geyigi yapiyor. O gazla daha bir sisiyorum, sanki basrolu oynatacaklar :)

Benimle birlikte iki kiz daha var. Biri daha onceden de gelmis, milletle kanka olmus bize tepeden bakiyor! Sonradan ogreniyoruz onun asil amaci harbiden unlu olmakmis, ama ne yaparsa yapsin kesfedilemedi o ayri :) Neyse efendim ekipten birileri ustume basima o yillara uygun sumsuk kiyafetler uyduruyorlar. Hatta elimize kolumuza cakma adana burmalari takiyorlar :))) Biz dugun evindeki kizin arkadaslariyiz ve ceyiz bohcalarini tasiyoruz. Filmi izleyen varsa hatirlar hani evde dugun telasesi varken ufakligin kapinin altindaki boslugu farkettigi sahnenin cekimi. Iki saat hazirlandigimiz ve bekledigimiz sahne yaklasik 15 dakika icerisinde cekiliyor ve sadece bir kez tekrarlaniyor. Benim yaptigim yegane sey bir odadan digerine bohca tasimak :))))

Bu arada hani filmlerde olur ya anneler kizlarini cekime defileye falan goturur de basinda bekler kizim unlu olsun modunda, bizde aynen oyleyiz :D Annem disarda heyecanla bekliyor (acaba hakikaten kazara sanatci olurum da paralari cebe indiririm diye mi dusundu ki) tam filmiz yani, biri bizi izlese disaridan g.tu ile guler :) O efsanevi sahne ve 15 dakikalik cekim icin butun gun bekleyip ayaklarimiza kara sular inmis vaziyette eve donuyoruz :)) Haa cikista tamamdir ajanstan gidip paranizi alabilirsiniz yarin diyorlar sanki oraya para icin gelmisim gibi! Biraz husran biraz saskinlik icinde eve donuyoruz pasa pasa – ne bekliyordum ki harbi kendimi basrol oyuncusu olarak mi bulacaktim sabah uyanir uyanmaz :D Neyse ki bu sendromu atlatip bol bol guluyoruz benim figuranligima ve hic degilse bir film seti gorduk diye kendimizi avutuyoruz.

Aradan iki gun geciyor bir telefon daha. Bir baska sahnenin cekimi icin cagiriyorlar! Bu sefer uyku sersemi falan degilim tabii, “yok gelmem” derken yine anneme yakalaniyorum ve nasil oluyorsa bana evet dedirtiyor. Bu seferki cekim futbol sahasinda, gelinin arkadaslari ve mahallenin kizlari olaraktan maci izliyoruz sahanin kenarindan :) Yine 15 dakikalik cekim icin saatlerce bekliyoruz, ama bu sefer ayricaligimiz var ust kadroyla beraber oynuyoruz!! Bak sen! Ust kadro da Sahnaz Cakiralp, Devin Cinar ve Akasya bisey (hatirlamiyorum valla kizin soyadini unlu bisey gormussunuzdur televizyonlarda). Hepsi birbirinden soguk zaten, burunlarindan kil aldirmiyorlar (ne sandim ki millet isini yapip parasini aliyor orada, benim gibi eglenceye gitmemis ki) gorende harbi Angelina Jolie sanar bunlari :) Iyi de ben Angelina Jolie yi hic sevmem neden hep onu kullaniyorum orneklemelerimde!!

Her neyse dedigim gibi yine 15 dakikada bitiyor cekim ama biz saatlerce bekliyoruz. Isin tek guzel tarafi bu sure icerisinde cogu sahnenin nasil cekildigine sahit oluyorum. Savas Dincel ve Erkan Can gibi buyuk ustadlarla tanisma hatta muhabbet etme guzelligine erisiyorum. Hatta bir ara Erkan Can ile nerede okudugum uzerine konusurken (film sektoru ile uzaktan yakindan ilgisi yok tabii benim okulumun ve bolumumun) bana “belli olmaz bu isler, seviyorsan basarili olursun iyi bir sanatci olabilirsin” gibisinden ogut veriyor. Ayip olmasin diye “yahu benim ne isim var film sektorunde, eglenmeye geldim buraya, isim olmaz, ben buyuk bir … olacagim aslinda” diyemiyorum :)

Uzerine bir de dugun sahnesi cekiliyor birkac gun icerisinde, ona da katiliyorum ve hatta gecenin bir yarisindan sabahin korune kadar cekim nasil yapilir onu gormus oluyorum :) Uykusuz ve yorgun yamuluyorum, bu film isleri harbi bana gore diilmis :)))

Isin en eglenceli kismi film gosterime girecegi zaman basliyor. Hani filmde rol aldik ya (ne rol ama) heyecanla bekliyoruz tabii filmimizi :D Once filmin galasi oluyor tabii ben haberlerden izliyorum :)) Ardindan film sinemalara geliyor, heyecanla yerimizi aliyoruz salonda ve izlemeye basliyoruz... Sira benim oldugum sahnelere geliyor... heyecan dorukta... o da ne!!! Ceyiz tasima sahnesinde sadece etegimin ucu gorunuyor!! :D Mac sahnesini ise tamamen kesmisler! Dugunde kadraja dahi girmemisim :)))) Salondan hepimiz ali al moru mor cikiyoruz :D Babam da demezmi ”e hani filmde oynamistin hic gorunmedin” diye!! Neyse ki filmin farkli farkli afislerinden birinin uzerinde benimde resmimin oldugunu goruyoruz da seviniyoruz, yoksa filmde oynadigima dair tek bir iz bile yok :D

Anlayacaginiz benim artistlik hayatim baslamadan boyle son buluyor :D Aklima yine Gora’dan bir replik geldi simdi ”o sinemaya küsmeden onceydi” :) Bende baslamadan biten sinema kariyerimle orada vedalasip hayata devam ediyorum, ama bilmezler beni kacirmakla cok sey kacirdilar cooook peh! Hahahahahahahaha

Saturday, August 20, 2011

An itibari ile geri donmus bulunmaktayim

Hani derler ya sayili gun cabuk gecer diye, hakikaten de oyle. Aileye kavusma, hasret giderme, gezme tozma derken iki ay nasil gecti anlamadim bile.

Aile memleket yolunda su anda, bizde kocakisisi ile bir basimiza kalakaldik yine. Zira biraz mahsun biraz huzunluyum... Ben normale donup tum maceralari paylasana kadar sizi kucuk kardesin denizalti dunyasi gezimizde aldigi plastik ahtapottan esinlendigi cizimi ile basbasa birakiyorum. Cok sevimli degil mi?





LinkWithin

Related Posts with Thumbnails