Wednesday, February 29, 2012

Miyazaki filmleri

Miyazaki filmlerine sarmis durumdayiz su aralar.



Totoro’nun ustune sevgili zero’nun tavsiyesi ile “Kiki’s Delivery Service” (Kiki’nin kurye servisi veya kucuk cadi kiki diye cevirmisler Turkce’ye) ile devam ettik. Kiki de kesinlikle tavsiye edeceklerimden biri, kara kediye bayildimmm :)


Ve gecen gece “Howl’s Moving Castle” yani Howl’un yuruyen satosunu izledik. Tek kelimeyle harikaydi! Zaten Miyazaki’nin yaptigi herseyi zevkle izledim bugune kadar “Spirited Away” haric, onu da neden sevmedim, sevemedim bilmiyorum.

Sanirim su ana kadar izledigim en iyi Miyazaki filmi Howl’un yuruyen satosuydu diyebilirim. Miyazaki’nin o alisilmis stili devam ediyor ve buyulerle, bilinmeyenlerle basliyor animasyon oyle de devam ediyor. Adamin yaraticiligina, hayal gucune ve cizim gucune hayran kalmamak mumkun degil. Inanilmaz detaylar var filmde, ayrinti vermeyecegim ki seyretmek isteyen olursa hevesi kursaginda kalmasin :) Izledikce bana Dali’yi animsatti cogu yerde, sekiller veya cizimler degil dus gucunden bahsediyorum! Hele Howl’un odasini ilk gosterdigi bir sahne vardi ki, agzimiz acik kaldi resmen kocakisisi ile, saygiyla egildik adamin hayalgucunun onunde :)

Izlemeye deger bir film (daha dogrusu animasyon) kesinlikle kacirmayin derim, emin olun pisman olmayacaksiniz!


Aslinda sadece Miyazaki yazisi olacakti bu yazi ama daha gecenlerde izledigimiz “The Imaginarium of Dr Parnassus” filmini de ayni tadi alarak izledigimiz icin onu da ekleyeyim dedim. Fantastik filmlerden hoslaniyorsaniz kacirmayin derim! Zira bu filmi izlerken de Dali tadi aldik biz nedense, tum deliler bir noktada birlesiyor mu ne :)))

Film insanlarin dus gucunu etkileyebilen, kendi zihninde insanlarin dusledigi herseyi onlara farkli sekilde sunan Dr Parnassus’un ve cevresindeki insanlarin hikayesini anlatiyor. Dedigim gibi dus gucu konusunda oldukca iyi bir is ortaya cikarmislar, gorseller harika! Hele hele ayakkabilarla ilgili bir sahne vardi ki tam benlik, iste orada ben bittim :)) Oyuncular da oldukca iyi, ilerleyen sahnelerde filme giren oyunculari gorunce insan bir an gozlerini ovusturuyor, sonra birbirine soruyor bizim yaptigimiz gibi “bu o mu?” diye. Oyuncular konusunda inanilmaz suprizlerle dolu bir film, konusuda ilginc, yani izlemeye kesinlikle deger.

Tuesday, February 28, 2012

Vizorume takilanlar

En onemli parcasi eksik puzzle gibiyim, keyifsizim kelimelerim yok ortalikta...
Fotograflar konussun onlarin yerine.

Gectigimiz haftalarin kurs calismalari...




Binbir ricayla hic tanimadigim insanlara zar zor sorduktan sonra (hakikaten en zorlu gorevlerden biriydi) cekilen portreler...





Gunun ekstralarindan; "Singapore flyer"


Merlion...



Esplanade...



Bir diger ekstra; Marina Bay Sands oteli ve lazer gosterisi.


Little India da bir camii...



Farkli cerceveleme calismalari...



Little India pazarindan goruntuler...


Bu sebzenin adini hic bilmiyorum, hintliler yemeklerine koyuyor bol bol...


Domatesler hic bu kadar guzel gorunmemisti gozume...


Yine portre calismalari...



Little India da bir tapinak...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails