Sunday, February 24, 2013

Alisveris Terapisi

Alisveris turlarini anlatmaya devam... 
Bir onceki post biraz fazla renkli mi kacmis ne :))) Neyse geriye daha usturuplu, agir basli parcalar kalmis, daha fazla pembe yok endise etmeyin :)

Ilk olarak taa yilbasi ustu "kendime dogumgunu hediyesi" bahanesiyle aldigim ve bir turlu firsat bulup da paylasamadigim Japon kaselerim gelsin :)

Japonlara ilgili cogu seye bayiliyorum ama is tabak canak olunca daha da bir aklimi celiyor ne yalan soyleyeyim :) Daha once de kendimi tutamayip japon tarzi kaselerden almistim lakin bu seferkiler farkli. Bunlar daha ozel ve el yapimi, kutulari bile kendisini farkettiriyor...
Paketlenmeden ve kutulara girmeden fotograflayip bloga koyayim dedim, insallah guzel gunlerde guzel sofralarda eslik edecekler bize :)




Kucuklerden mi alsam, buyuklerimi alsam, hangisini kullanirim derken kocakisisi bir guzellik yapip "iki seti de al takimi bozma" deyiverince, iki set birden bizimle birlikte eve geldi :)
Nasillar ama cok guzel degiller mi?


Gectigimiz gunlerde China Town da dolasirken, ne zamandir almayi dusundugum sise kiliflarinda indirim oldugunu goruverince dayanamayip onlardan da aldim :)

Cinlilerin geleneksel kiyafeti "Cheongsam" seklinde dikilmis bu sise kiliflarini ilk gordugum anda bayilmistim. Ozenli ve suslu sofralarda, davetlerde oldukca hos bir detay olur diye dusunuyorum.
Gerci bu siseler sadece sarap siselerine ozel dizay edildigi icin ben evdeki normal siseye gecirmeye kalkinca hem sigmadi hemde ne oldugu pek belli olmadi, eh idare ediverin artik :)))




Indirimleri cok seviyorum demismiydim? 
Indirim sagolsun ne zamandir istedigim zarf cantalarin ucunu bir canta fiyatina aldim :))
Bir tane almak niyetiyle gidip ucunu birden tek canta fiyatina bulunca aklim sasti, bir baktim cantalarin ucu birden torbada benimle eve gelmis bile :)))



Alisveris cilginligini burada tamamlayaraktan hayata kaldigim yerden devam etmekteyim simdi :)

Iyi pazarlar olsun hepimize...

Tuesday, February 19, 2013

Bir Alisveris Cilginligi Hikayesi

Bastan uyariyorum bol fotografli ve alisverisli bir yazidir ona gore kendinizi sakinin, okuduktan sonra kendinizi carsiya pazara atip gereksiz harcamalarda bulunmayin :)))

Cogunuzun bildigi gibi dunyanin taaa bir ucunda yasadigimiz, oradan oraya kaplumbaga misali gezindigimiz ve yerlesik bir duzen sahibi olmadigimiz icin alisveristen mumkun oldugunca kacinirim. "Hadi canim" demeyin hakikaten oyle ;) Singapur'a iki bavul, dort kutu geldik oyle de gitmemiz lazim diyerekten bazen ben kocakisisini bazen de o beni durdurur birseyler alirken.

Malumunuz tasinmaydi, toplanmaydi derken elime gecen cogu seyi attim "Bu gereksiz, bu eski, bunu niye saklamisiz bunca zaman..." diyerekten. Ammavelakin atilanlarin yerine yenilerini koymasak da olmaz degil mi :D Hep aklimda olan, gozume takilan (daha dogrusu once gozume sonra aklima takilan), sunu da alayim dedigim bir kisim seyi almak icin bulunmaz bir firsat yarattim kendime anlayacaginiz :))

Tasinma, is-guc stresini de boylece atip kendi kendime alisveris terapisi yaptim o da ayri:)
Alisveris turuna basliyoruz hazirsaniz ;)

Bu ufakliklar Singapur'a ilk geldigimde hatira olarak aldigim Japon bebekler. Aslinda aynisindan ilk gelisimde de almistim ama buranin iklimi ve ortami malum, bebekler sirf kagittan oldugu icin dolapta durdugu muddetce ufak kurtlar ve bocekler kemirmis onlari. Gecen elimi bir attim ikisinin de suratlari yenmis kalmamis :))))
Eh sonuc malum yenilerini alip hatiralik saklamak lazimdi...


Uzakdogunun, Cinlilerin ve Japonlarin sans sembollerinden biri; Maneki Cat.

Singapur'da neredeyse her hediyelik esya dukkaninin baslica elemani kendisi, uzakdogunun olmazsa olmazlarindan, el sallayani var, sarki soyleyeni var, kumbarasi var, var oglu var :)



Kucuk kardes kendisininkini kaybetmis, ona alirken kendime de bir tane almadan edemedim. Hem kedi hem pembe daha ne olsun :)
Gercek kedi alamayinca durum budur bizde, simdilik anahtarlikla idare edicez artik :)



Daha once bahsetmistim Daiso'dan. Daiso her turden esyanin oldugu harika bir dukkan, oraya girince kendimi kaybediyorum resmen herseyi alasim geliyor :)
Ozellikle de en cok vakti kirtasiye urunleri ve mutfak urunlerinin oldugu reyonlarda harciyorum sanirim.

Buyrunuz kirtasiye cilginligimdan ornekler, kabartma ve sekilli delikler yapan bu aletlerden uzun zamandir istiyordum. Sonunda benim olduklarina gore artik daha renkli ve sekilli kartlar, kitap ayraclari ve daha bilimum seyler yapabilirim :)



Ve tum kirtasiye duskunlerinin sevgilisi, bir almaya baslayinca insanin kendini durduramadigi "masking tape" ler, turkcesini bilen ve bildiren olursa pek hora gecer :)))



Benim gibi pembe ve yumusak tuylu seylere bayilan bir deli icin bulunmaz bir guzellik bu kalem, ama oynamaktan birsey yazamiyorum o ayri :))
Yok canim cocuk gibi bunu gidip almadim, yaptigim alisverisle esantiyon geldi ;) Tabii birde isyerinde falan kullanmam mumkun degil - karizmam cizilmesin hahaha :)



Kirtasiye urunlerini boylece tamamlayip kozmetige gecis yapiyoruz simdi.
Bu makyaj cantasi setini goruverince almamazlik edemedim, pek guzellerdi kendileri.
Eski makyaj cantamin Singapur'un nemli havasi sebebiyle kuflenmis olmasi da bahanesi oldu tabii :)



Biliniz bakalim bu kucuk baykuslar ne??



Bu ufakliklar benim yeni parfumlu krem kutularim oluyor! Cok cici degiller mi?
Daha once de Kore yazimda bahsetmistim bu kremlerden ve Etude House markasindan. Koreliler kozmetik konusunda oldukca iyiler, sansliyiz ki Etude House Singapur'da da var ve bende firsat buldukca faydalaniyorum onlarin urunlerinden :)
Bu minikler de kocakisisinin hediyesi soylemeden gecmeyeyim ;)




Uzakdogu'da yasayanlar, gezenler bilir Hello Kitty buranin olmazsa olmazlarindan!
Hello Kitty hayraniysaniz bu kismi okumadan atlayin, ustunuze de alinmayin derim ;)
Bana sorarsaniz ben hic hoslanmiyorum kendisinden, hatta o kadar cok maruz kaldim ki nefret ediyorum diyebilirim :))
Kucuk kizlar icin neyse de koskoca kadinlarin anaokulu cocugu gibi Hello Kitty'li kiyafetler giymesi, Hello Kitty esyalari kullanmasi bana sacma ve hatta simarikca geliyor. Hatta gecenlerde "Hello Kitty ölsün" diye bir karikatur gordum kafasi gozu dagilmis bir Hello Kitty cizmisler, pek guldum - kotumuyum neyim :D

Lakin seker dolu bu Hello Kitty kutulari ailenin ufakliklarina hediye olarak alindi, maksat cocuklar sevinsin yapacak birsey yok :)





Sekerden acildi konu sekerden devam edelim...
Buyrunuz donut seklindeki kablo saricilar. Telefonun, MP3 calarin ve daha bilimum elektronik aletin kablosunu toparlamak icin birebirler. Tek kotu yani donut sekline baktikca insanin cani donut cekiyor bir sure sonra :)


Daiso'da en cok vakit gecirdigim reyonlardan biri mutfak malzemeleri demistim degil mi?
Son gidisimde aklimdaki birkac kalibi birden dayanamadim aldim :)



Yeni kaliplarimla cikolatalar ve truffler cok daha guzel olacak artik :)


Bu kaliplar da yumurta kalibi aslinda ancak ben bircok sey icin kullanabilirim diye dusunuyorum.
Burada yumurta gunluk mutfagin vazgecilmezlerinden. Bu kaliplari da haslanmis yumurtalari sekillendirmek icin kullaniyorlar ki yumurta sevmeyen cocuklar icin oldukca etkili olabilir kanisindayim :)



Ve son olarak da Japon mantisi "Gyoza" icin kullanilan kalibi da ekleyip kaciyorum.
Bizim mantilar icin oldukca buyuk olur bu kalip ama Gyoza icin kullanmanin yanisira cig borek ve turevleri, ayrica ravioli yapmak icin oldukca kullanisli olur fikrindeyim.


Alisveris cilginligim bitti diyemiyorum :)
Tek bir yaziya ancak bu kadarini sigdirdim, devami yakinda...

dip not: fotograflar ic mekanda ve beyaz isik altinda cekildigi icin biraz parlak ve kotu cikti, zira beklenmedik bir sekilde Subat ayinda Singapur yagmurdan pacayi kurtarmadi, eh gunes isigi olmayinca da ic mekan isigina kaldik idare ediverin artik ;)

Sunday, February 17, 2013

Cin Yeni Yilindan Payimiza Dusenler

Cin yeni yili baslayali bir haftadan fazla oluyor ama ne zaman bitecegi mechul :)
Birkac hafta daha surecek bu tantana, tantana diyorum cunku neler var neler. Bazen gorduklerimize inanamiyor "yok artik daha neler", "nasil yani o ne yahu" diye saskin soylenmeler esliginde acik kalan agizlarimizi kapatmaya calisiyoruz :))

Misal su an pazar gecesi saat 1:30 ve disarida manyagin biri havai fisek veya benzeri birseyler patlatiyor! Bir diger yanda 3-5 insan bir araya toplanmis sokakta ve hatta bizim apartmanin onunde kagit, plastik ve bilimum sacma sapan seyler yakiyor!!
Tamam aliskanlik farkliliklari, kulturel farkliliklar ilginc ama bir noktadan sonra da oldukca absurd bir hal alabiliyor :)

Bakiniz sekil A :)))



Bu da neyin nesi simdi degil mi?

Yan dairedeki komsumuzun Cin yeni yili kutlamasi icin kapinin onune biraktigi adak veya sunak turu bisey!

 

Bizim kapinin onune ve bize degil tabii :D Apartmanin genel koridorunda kendi kapisinin onune koydugu, tanrilar, ruhlar veya ne icin oldugunu bilmedigim daha birsuru sey icin koydugu sunaklar.

Hani dalga gecmeyeyim, gulmeyeyim diyorum ama benimde bir sinirim var yahu :)
Allah'in mandalinasini, portakalini, kabagini, kekini kapinin onune boyle susleyip pusleyip koymalari sacma degil de ne? Birde onlari kirmizi kurdelelerle falan suslemis, tam bir haftadir kapi onunde duruyorlar. Kimisi yetinmiyor apartman girisine, bahceye, yol kenarlarina falan birakiyor. Bocegin, surungenin bunca cok oldugu ulkede varin gerisini siz dusunun...

Zaten HDB'ye (Singapur toplu konutlari) tasindigimizdan beri anlatacak hikaye sayimiz oldukca artti. Gerci hepsini biriktirdim anlatmaya bir firsat olmadi ama anlatirim insallah zamanla :)
Bakalim sizler ne dusuneceksiniz buranin gariplikleri hakkinda.


Firsattan istifade yeni yil bahanesiyle ortaya cikan, zannedersem Malezya veya Endonezya asilli "bin katli kek" yani thousand layer cake (lapis kueh) in tadina bakma firsatimiz oldu. Her kati ayri ayri yapildigi icin oldukca zahmetli ve bir o kadar da pahali bir kek bu. Eh madem bu kadar ozel denemeden olmaz dedik, herseye burnumuzu soktugumuz gibi bunun da tadina baktik :))

Gorunusu guzel de tadi neye benziyor derseniz pek guzel birseyler soyleyemeyecegim, bildiginiz kek iste :)
Hatta bildigimiz kekten biraz daha fazla yagli ve agirdi.
Goruntu guzel ama lezzet olmamis!



Simdilik durumlar budur buralarda.
Tasinma, esya kutulama, paketleme derken bir yandan da gezmeye, yeme-icmeye, alisverisin b*kunu cikarmaya, fotograf cekip not almaya devam...
Ilk firsatta hepsi paylasilacak tek tek ;)

Thursday, February 14, 2013

Ask'a farkli bir bakis

Oyle alli gullu dalli pullu sevgililer gunu kutlamalarini sevmiyorum ben. Kutlayana saygim var ama bana gereksiz geliyor. En guzeli sevginin, sayginin 365 gun surdugu zaman, gerisi bos...

Suyun Guncesinden arakladim bu filmi :) 
"Askin icadi" tam sevgililer gunune ozel. Sevgililer gunune dair benden de bu olsun dedim...
Ben cok begendim umarim sizde severek izlersiniz.
Sevgiyle kalin, hergununuz sevgiyle askla dolsun diyeyim, daha ne olsun degil mi ;)


Wednesday, February 13, 2013

Sessiz Carsambalar / Wordless Wednesdays


Bu da ne simdi derseniz; 2-3 gunluk insan embriyosu hucreleri.
Buyuleyici degil mi... 


Sunday, February 10, 2013

Kitap kosesi: Felsefeyi Mizah Yoluyla Anlamak

Harvard'li felsefe profesoru Thomas Cathcart ve Daniel Klein'in kaleme aldigi, daha dogrusu felsefeyi espri yoluyla anlattiklari, guldururken dusunduren stand-up sonucu ortaya cikan kitap serisi; "Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer" , "Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington’a Gider" ve "Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu".
 

Bastan soyleyeyim ben Felsefe sevmem ve hatta anlamam :) Anlamadigim icin mi sevmem yoksa sevmedigim icin mi anlamaya calismam bilemeyecegim.
Bu kitaplarla ilgili "Felsefeyi espri yoluyla anlatiyor", "Felsefeyi sevmeyenler icin en guzel anlatim yolu" seklindeki yorumlari okumamis olsaydim da bu kitaplardan herhangi birini elime alirmiydim bilmiyorum.

Herseyin bir ilki vardir diyerek serinin ilk kitabi "Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer" ile Felsefe dunyasina adim attayim dedim. Kitapta felsefi kavramlar ve gorusler espri yoluyla anlatilmis ve hatta bolca fikra ile orneklenmis. Kitapla ilgili yazilar ve yorumlarda daha once karsilastigim gibi "bol bol guldum, gozumden yaslar geldi, felsefe bu kadar eglencelimiymis" diyemeyecegim ne yazik ki. Cogunu onceden de bildigim fikralari okumaktan, can SIKINTISIndan ve zorla kitap bitirmekten oteye gecemedi benim icin bu kitap.

Felsefe tarihiyle ilgili detaylarin ve sozlugun oldugu bolumlerin kitaba dahil edildigi yerin en sonda oldugunu kitabi bitirirken farketmem de bu memnuniyetsizligime tuz biber oldu sanirsam! Bari zahmet edip en basta ufak bir uyari koysaydilar okuyucunun gozden kacirma ihtimalini goz onunde tutarak.

Sonuc olarak kitabi okudum da Felsefeyi anladim mi? hayir! Sevdim mi? ona da kocaman bir hayir!
Serinin kalan iki kitabini okurmuyum, okuyabilirmiyim orasi ise mechul :)


Kitap neye benziyor diyenler icin kitaptan alintilar;

Voohoona yerlilerinden birisi, batili bir antropologa, 2+2=5 der. Antropolog merakla bu sonuca nasil ulastigini sorar. "Sayarak elbette" der yerli. "Once ipe iki dugum attim. Sonra baska bir ipe iki dugum daha attim. Iki ipi birbirine bagladim bes dugum etti."

*****

Iyimser "Bardagin yarisi dolu" der.
Kotumser "Bardagin yarisi bos" der.
Rasyonalist ise "Bardak gereginden iki kat buyuk" der.

*****

Tanri, cennet bahcesinde Adem ile Havva'ya gorunur ve ikisi icin birer hediye getirdigini ve hediyeleri secmeyi onlara birakacagini soyler. "Birinci hediyem" der, "ayakta iseyebilme yetenegi..."
Adem hic dusunmeden "Ayakta isemek ha!" diye atlar, "sahane ben onu istiyorum!"
"Tamam" der tanri. "O senin olsun. Havva digeri de senin o zaman."
"Neymis o peki?"
"Coklu orgazm"

*****

Musa, Isa ve sakalli bir ihtiyar golf oynuyormus. Musa uzun mesafeli bir atis yapmis, top cim alana inmis ama dosdogru gidip yapay golcuge yuvarlanmis. Ayni anda Musa sopasini kaldirmis, golcugun sulari ikiye ayrilmis ve top yoluna devam edip cimlere ulasmis.
Isa da uzun bir atis yapmis. Onun vurdugu top da dogrudan golcuge gitmis ama tam icine dusecekken havada asili kalmis. Isa gitmis suyun ustunde yuruyup topu almis ve yesillige birakmis.
Sira ihtiyara gelmis. Ihtiyarin vurdugu top dogrudan citlere carpip yola firlamis, o sirada yoldan gecen bir kamyondan sekip gerisin geri golf sahasina yonelmis. Top ciceklerin arasina dusmus, ciceklerin arasindaki bir kurbaga topu gorur gormez atilip agzina alivermis. Tam o sirada bir kartal suzulerek gelmis ve kurbagayi kapip yukselmis. Kartal pencesinde kurbaga ile golf sahasinin ucuna dogru ilerlerken kurbaga topu agzindan birakmis ve top suzulerek dogrudan delige girmis.
Bunun uzerine Musa, Isa'ya bakmis ve "Babanla golf oynamayi hic sevmiyorum."


Guzel pazarlar olsun hepimize...

Tuesday, February 5, 2013

Cin yeni yilina ozel kurabiyeler

Bu ulkeye yerlestigimizden beri her yil ikiser ikiser kutluyoruz yeni yili, once normal yeni yil kutlamalari sonrasinda da Cin yeni yili...

Kaplan yili, tavsan yili, ejderha yili derken bu yilda sira geldi yilan yilina, adinda pek hayir yok ama kendisinde vardir umarim :)

Her yil bu donemde ortalik turlu cesitli yiyecekle doluyor yeni yila ozel. Bu cicek seklindeki kurabiyeler de "Pineapple tart" yani ananasli tart, Cin yeni yilinin olmazsa olmazlarindan. Ananas Cinlilerin anlayisina gore varligi, zenginligi temsil ediyor, onun icin de bolca tuketiliyor ve hatta suslemelerinde bile bol bol yer aliyor. Gerci Cinlilere nedir bu pineapple tart'in ozelligi diye sorunca sadece aliskanlik diye cevapliyorlar ama :) Bizde bayramlarda baklava hazirlanip servis edilmesi gibi birsey sanirim :))


Ne zamandir sekilleri cok guzel diye icim gidiyor ama alamiyordum kocakisisi yuzunden. Yok efendim nerede yapildiklari belli degilmis, yok efendim kullandiklari yaglar cok agirmis kokuyormus... Haksiz da degil aslinda kullandiklari yagin kokusu benim de midemi bulandiriyor. E ama onlar iyi malzeme ile hazirlamiyorlar diye biz bunlarin tadina bakamayacakmiyiz yahu! dedim ve hazirliklara basladim :))

Bir sure once aldigim sirf bu pineapple tart lara ozel kurabiye kalimini kullanmak icin bundan guzel sans da bulunmazdi zaten :)


Tarifin orjinalini buradan aldim, icinin ananasli karisimini ise hem zamansizliktan hemde ugrasmak istemedigimden marketten hazir aldim ama haziri olmadigi durumlarda yapilmasi da mumkun yani :)

Ananasli Tart (Pineapple Tart) 

Malzemeler:
Hamuru icin:
- 2 1/2 - 3 cup un
- 3.5 yemek kasigi (50g) pudra sekeri
- 2 yumurta sarisi
- 1 tatli kasigi vanilya ozutu
- 225g tuzsuz tereyagi (oda sicakliginda yumusamis)
Ananasli Dolgu icin:
- 2 adet ananas
- 250 g toz seker
- 1 vanilya cubugu
- 4tane karanfil

dip not1: cup olcu birimi asagi yukari bizdeki kucuk su bardaklarina denk geliyor.
dip not2: hamurun tarifinde 2.5 cup un yaziyordu benim hamurum civik olunca yarim cup daha ekledim, yani un icin aldigi kadar da diyebiliriz. Hamur ele gelir olacak, kivami da su klasik kulak memesi kivamindaki gibi :)
 
Yapilisi:
- Ananasli dolgu icin oncelikle ananaslari guzelce soyup rendeleyin. Diger malzemeler ile birlikte kucuk bir tencerede karistirip, tum suyu ucup kremamsi veya karamelize bir karisim olana kadar kisik ateste pisirin.
- Ananasli karisim soguyunca dolaba kaldirip iyice sertlesmesini bekleyin, tart hamurunun icini bu karisimla doldurun zira soguyunca sekil vermesi cok daha kolay oluyor.
- Hamur icin olan tum malzemeleri bir kapta iyice yogurun. Hazirladiginiz hamuru en az 30 dk buzdolabinda dinlendirin
- Dinlendirdiginiz tart hamurunu 7-10 mm kalinlikta acip kurabiye kaliplari ile dikkatlice kesin.
- Ortalarindaki bosluk kismi elinizde yuvarlayip top haline getirdiginiz ananasli karisimlarla doldurun.
- Tartlari 180 dereceye isitilmis firinda 15dk pisirin sonra sogumaya birakin.


Cicek seklindeki tartlarin yani sira birde mandalina gorunumlu olanlarindan yapip iclerini ananasli karisimdan doldurdum :) Bunlari hem hazirlamasi hemde yemesi daha kolay oldu :)

Sunday, February 3, 2013

Blogum dergisi Subat sayisindayim


Blogum dergisi her renkten ve zevkten birsuru blogcunun bir araya geldigi ve sesini daha cok okuyucuya duyurdugu online bir dergi.

Bende Subat ayi icin yazdim; "Bangkok'ta Lezzet Turu".

Umarim benim ve diger blogcularin yazilarini keyifle okursunuz.

Online okumak icin buraya buyrun :)

Keyifli Pazarlar olsun hepinize...




LinkWithin

Related Posts with Thumbnails