Wednesday, May 18, 2011

Biten tatil ve atlatilan bir ucus daha

Evimize donmus bulunmaktayiz :)

Mutluyuz, huzurluyuz ve rahatiz cok sukur... Basimiza olmadik sacma sapan birseyler gelmedi bu kez :)

Tarihi mekanlar hala gozlerimizin onunde, thai mutfaginin aromatik tadlari ve kokulari hala damagimizda, guzel anilarla (kotuleri de yok degil tabii) ve birsuru fotograflarla geri donduk.

Umarim en kisa surede gezi yazisini ve fotograflari hazirlayabilirim, sanirim en erken haftasonu olur zira isler yiginla bekler beni :(


Bu arada onceki yazinin yorumlarinin cogu kaybolmus :( Mail adresimde gordugum halde blog sayfasinda yok, kusura bakmayin yayinlayamiyorum, benim sucum yok diye not dusmek istedim. Tesekkurler hepinize guzel dilekleriniz icin :)


Birde farkettim ki Bali gezisi sonrasi ucak korkum gittikce artmis :( Hani oncedende endiselerim yok degildi ama bu kadar kotu degildim, rahatca yemek yer uyurdum falan. Anlasilan o ki Bali yolundaki o "dusus" oldukca hasar birakmis bende, dilerim zamanla gecer zira yol boyu stres hic cekilmiyor :(

Vesilesiyle aklima geldi paylasayim dedim, Ayse Arman'in bu konuda yazdigi bir yazi, ilk okudugumda demek ki tek sorunlu ben degilmisim demis ve cok gulmustum. Bizde aynen bu durumdayiz kocakisisi ile birlikte :D Daha dogrusu o gayet "cool" hic bozuntuya vermiyor ve beni sakinlestirmeye calisiyor genelde. Ama ucagin tekerlekleri piste degdigi andaki rahatlamamizi anlatmam mumkun degil zaten her seferinde dedigimiz ilk laf "en iyi ucak yerdeki ucaktir", veya yol boyu fisir fisir hatim indirip her sallantida sararmis yuzlerle birbirimize bakislarimiz gorulmeye deger eminim hahahaha. Simdi guluyorum ama o anlarda hic komik olmuyor tabii. Yolda da aklima geldi bu yazi, ama ne yapayim yine korktum yine korktum :))



HAVAALANINA yaklaşırken...

İçime bir sıkıntı çöküyor.

Biri sanki ümüğümü sıkıyor.

Biri sanki boğazımda oturuyor.

Offf yine mi aynı şey!

Sürekli gökyüzüne bakıyorum.

Kötü değil, en kötü senaryoları yazıyorum.

Yağmur mu var? Yandım.

Rüzgâr mı? Bittim.

Aşağıda yağmur yağıyorsa, yukarıda fırtına olur.

Uçağı oradan oraya savurur.

Eyvah ki ne eyvah!

Türbülansın biri bin para herhalde.

O kadar çok uçuyorum ki, eeee bu kadar zorlarsan şansını, belanı bulursun!

Yoksa bugün, o gün mü?


*


“İç sesini dinle Ayşe!

”Sezen Aksu inermiş mesela.

Sen hiç binme istersen!İç ses çünkü “Binme, uçma!” diyor.

Ama bu benim iç sesime de güvenilmez ki, hep aynı şeyi söylüyor.

Fakat çaresi yok.

Bineceksin.

Aslına bakarsan havayolu, en güvenli ulaşım yolu.

Gitmen gerekiyor.

Kızın seni bekliyor.

Sen korkusuz bir annesin.

Yapacaksın.

Ayyyy hayır, lodos arttı.

Ya kızın toptan annesiz kalırsa?!

O anda ne istiyorum biliyor musunuz?

Biri, çip gibi beynimi çıkarsın, Dubai'ye indiğimde geri taksın...


*


Havaalanında millerimle ekonomiyi business'a çeviriyorum.

Tek sebebi, ön taraf daha az sallıyor.

Arka taraf ejderhanın kuyruğu gibi.

Ne zaman türbülansa girsek, hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.

Ve “tek kişilik komedim” başlıyor.

Uçağa binmeden, önüme gelen herkese, önce kontuardakilere...

“Fırtına varmış, öyle mi? Büyük mü? Hava rüzgârlı da. Sallar mı çok?” diye soruyorum.

Neredeyse kendi uydurduğum hava durumuna kendim inanacağım.

“Yoooo” diyor kontuar görevlisi, “Bizim öyle bir şeyden haberimiz yok...

”Bir başkası, “Ayşe Hanım bu kadar uçuyorsunuz... Hâlâ mı korkuyorsunuz?” diyor.

“Korkmak durumu açıklamıyor, ödüm patlıyor” diyorum.

Biri atlıyor, “Valla geçen sefer size hayret ettim. Yanınızda çocuğunuz olmasına rağmen o havada atladınız gittiniz...”

“Ne vardı ki havada?” diyorum.

“Fırtına alarmı verilmişti” diyor.

İyi ki o anda haberim olmamış!

Alya'yı da alıp paşa paşa binmişim.

Bilsem biner miyim?!

Durduk yerde korkuyorum zannetmeyin yani, bugüne kadar nerede abuk sabuk türbülans varsa beni buldu, o kadar sallandım ki, artık her defasında korkuyorum.

Kızım yanımdayken daha az korkuyorum, onun yanında korkmamam gerekiyor diye büyük insan rolüne giriyorum ama şimdi yalnızım...


*


Pasaport kuyruğunda önümdekilere soruyorum...

“Nereye uçuyorsunuz?

Suç ortağı arıyorum, benimle aynı yere gidecek, aynı kaderi paylaşacak, aynı sallantıyı yaşayacak birini...

Biraz rahatlayabilmek için...

Pasaport görevlisine pasaportumu uzatırken, “Çok sallar mı?” diyorum, medet umar gibi...

Adam tuhaf tuhaf suratıma bakıyor, “İnşallah sallamaz” diyor.

Lounge'daki görevlileri sıkıştırıyorum, “Dubai yönündeki uçaklarda rötar var. Hayırdır? Hava mı kötü? Fırtına mı var? Söyleyebilirsiniz, metanetle karşılayabilirim...”

Bana acıyarak bakıyorlar.

Bense kurmaya devam ediyorum.

Uçakta tanıdık biri var mı anlamaya çalışıyorum, isim soruyorum.

Varsa bana iyi geliyor.

Mehmet Yılmaz'ı hatırlıyorum, uçakta küçük çocuk görürse “Hah bir şey olmayacak!” dermiş, “Allah onları korur...”

“Uçakta kaç küçük çocuk var?” diye soruyorum görevlilere...

Korunma oranını hesaplayabilmek için...

Tuvalete giriyorum, bembeyaz suratımı görünce temizlik yapan kadın bile “Neyin var evladım?” diyor, “Teyzecim uçaktan korkuyorum” diyorum.

“Kork tabii” diyor, “Korkulmaz mı, o demir yığınlarının nasıl uçtuğunu benim aklım hiç almıyor...”


*


Sonra bir işaret arıyorum etrafta...

Bir sözcük arıyorum...

“Don't”, “Yapma”, “Stop”, “Binme...” diye...

Bulsam, güç alıp binmeyeceğim uçağa...Ama yok.İşaret mişaret gelmiyor.

Gerçi kapı numarası...

Tek sayı mı, çift sayı mı?

Oturduğum koltuk...

Bunların hepsinin benim lügatimde bir anlamı var.

Hepsi bir totem.

Çift sayılı kapılardan binilen uçaklar daha az sallar.

Uçağın burnunda yazılı olan adı da önemli.

Girerken pilotu görüyor muyum, göremiyor muyum, anonstaki sesi tenor mu, bariton mu?

Bunları hepsi mühim.

Ve en önemlisi tabii, uçağa sağ ayakla bineceksin!

İlk iş tuvalete gitmem lazım, hem heyecandan hem de daha sonra kalkmamak için.

Gözümü kapatacağım ve Dubai'ye kadar açmayacağım.

Gözkapaklarım bir dükkânın kepengi gibi kapalı bekliyorum.

Ve dua ediyorum.

Havada başka yerde olmadığım kadar inançlı ve dindarım.

İyi ki Kutas nenem, Amentü ve Kulhuvallah'ı öğretmiş.

“Allah'ım beni kızıma ve kocama bağışla! Alma canımı!”

Ama sonra adalet duygum ağır basıyor, diyorum ki, “O kadar güzel bir hayat yaşattın ki bana. Sevdiğim bir adamla birlikteyim, bayıldığım bir çocuğum var, güzel bir işim var, mutlu bir insanım, evet eşek gibi çalıştım ama sen de bana iyi davrandın. Artık bir kaza olsa, neden ben diye sormaya hakkım yok. Her zaman ben şanslı olamam. Alabilirsin de istiyorsan...”

Ama yok, sakın yapma, hazır değilim!

Bu adamı ve çocuğu çok seviyorum!

Alyam'ı ve Ömerim'i bir daha görmek istiyorum!

Yoksa, dün evden çıkarken onları son kez mi gördüm, o yüzden mi böyle şeyler geçiyor beynimden?

Aman Allah'ım işte başladı!

Sallıyor!

Ben korkuyorum diye mi sallıyor?

Ben kafayı bu kadar takmasam sallamaz mıydı?

Çağırıyor muyum?

Çağırmak istemiyorum.

Başka şeyler düşün Ayşe, başka şeyler düşün...


*


Başka şeyler düşünmeye çalışırken, saatler geçiyor...

Tekerlekler yere değiyor...

Derin bir iç çekiyorum.

Neredeyse her hafta yaşadığım işkence bitiyor.

O andan itibaren başka bir insan oluyorum.

Emniyet kemerimi açıyorum, ayağa kalkıyorum, yukarıdan bilgisayar çantamı alıyorum.

Ve dimdik, güvenli adımlarla, hiçbir şey olmamış gibi uçaktan iniyorum.

Çok fena, sanki 4 saattir bütün o korkuları yaşayan ben değildim!

Sanki “Ömrümü elimden almaaa” diye dua eden, yalvaran ben değildim!Kendime inanamıyorum.

Ve çok kızıyorum.

Hayatımı bana geri hediye etti.

Bense, sanki hep benimmiş gibi davranıyorum.

Benim gibilere ne deniyor biliyor musunuz;

Nankör!

(Ayse Arman-03.12.2010/Hurriyet)

12 comments:

  1. Uçaktaki çocuk sayısı ile ilgili çıkarımı çok hoş bayıldım.
    Ben de korkarım hatta ben bir binanın 3.kattan daha üst katından aşağı da bakamam:) Ama yine de galiba en güvenli yol.

    ReplyDelete
  2. Nehir Ida hakikaten cok hos cocuk sayisi :) ama delilik ve korku olayinda yalniz olmadigimi gormek daha hos benim icin, baksana kockoca adamlar bile neler hesapliyormus :))
    Benim yukseklik korkum yok aslinda, hatta su anda 17. katta oturuyoruz ve gayet rahatim ama iste soz konusu ucak ve binlerce fit olunca baskalasiyor durum :)))

    NzN hosbulduk kuzum, ozledim valla :)

    ReplyDelete
  3. Merakla bekliyorum tatil anı ve fotoğraflarını. Bu arada mimin var bende;)

    ReplyDelete
  4. Hosgeldiniz:-)
    Ben de ucak konusunda 2 yildir ayni durumdayim, cok kotu bir ucus sonrasi ilk kez cok korkmustum ,gecer diye uzerinde durmadim ama gecmedi, simdi Zanax aliyorum binmeden, en azindan uyuyarak ya da daha sakin bir sekilde geciriyorum yolcugulu, ama sallantilari,turbulansi yine hissediyorum, sanirim o histen kurtulus yok:-(
    Bangkok'ta eglenmis olmaniza sevindim:-)

    ReplyDelete
  5. Ayse armanin bu yazisini hatirliyorum.Harika anlatmis o korku anlarini. Hic korkmayanlar bile korkanlarin ne hissettigini anlayabiliyor bu yaziyi okuyunca.
    Umarim gecer bu ucak korkun. Bende yok simdilik. Keyfini cikartiyorum ucmanin.
    Bir an önce birikmis islerini bitirip Tayland maceralarini paylasmani bekliyorum:)

    Yazinin sonuna kaldi ama HOSGELDIN evine:)

    ReplyDelete
  6. particle geliyor umarim yakinda, isler bir bitse :)

    iforev yapma ya :( bak simdi moralim bozuldu, ben hakikaten birkac ucusa daha normale donerim diye dusunmustum. Neyse gorecegiz bakalim, gerci bende dusunuyordum pasiflora falan mi icsem diye, hani zanax cok agir gelir iyice sizar kalirim falan diye :)))

    sünter hanim hakikaten cok iyi anlatmis. Isin garibi ben bu yaziyi ilk okudugumda o kotu ucusu yasamamistim daha onun icin cok gulmustum okurken :) simdi basima gelene bakin siz :)
    Birde Avrupadaki ucuslar birsey degilmis diyeyim ben size, bizim Almanya ucuslarimiz her zaman cok sorunsuzdu ama pasifik bolgesi oyle degil ne yazik ki dengesiz bir yer burasi alti ustu sallaniyor :D

    ReplyDelete
  7. Hic telaslanma cunku
    cok korktugu halde zamanla hic korkusu kalmayan kisilerle de tanistim,o yuzden ilacsiz denemeye devam:-) Ben,bu korkunun cok kotu, cok zor bir donemimde olusmus olmasindan dolayi,deneyecek gucum yok diye kolay yolu sectim,ama dogal yontemler her zaman daha iyi tabii:-)

    ReplyDelete
  8. o zaman bir sure daha dogal yollarla devam ediyoruz, aci aciyi soker misali gidip birkac ucus daha mi ayarlasam napsam :D

    ReplyDelete
  9. ohhh bu sefer vukuatsız bir seyahat geçirmenize çok sevindim, merakla bekliyorum fotoğrafları ve yazıları:)

    ReplyDelete
  10. tatil fotoğraflarını bekliyorum:)
    kaderde varsa .üzülmek,neye yarar üzülmek diyenlerdenim ben...

    ReplyDelete
  11. Judy, CEPAYNASI yakinda insallah fotograflar ve yazilar :)
    Haftasonu dedim olmadi bakalim ne zamana...

    ReplyDelete

Yorum birakan elleriniz dert gormesin ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails