Kaldigimiz yerden devam ediyorum anlatmaya, birinci bolumu kaciranlari lutfen iki onceki posta alalim :)
Hatirlarsaniz yorgun argin bir tarihi turistik gunun ardindan, kandirilmis, dolandirilmis ve yorulmus bir bicimde kendimizi otele atmistik :) Ertesi sabah yine erkenden uyandik ve hemen metroya atladik. Maksat yemek kursu icin bulusma noktasina gitmek. Yemek kursu da nereden cikti derseniz, gitmeden once Bangkok da yapilacaklar nelerdir diye internette arastirirken gordum ki bu "Thai cooking school" olmazsa olmazlardanmis. Eh bende pisirmeye, yemeye ve farkli lezzetleri denemeye duskun oldugum icin kocakisisinin basina eksidim "katilalim nolur, nolurrr" diye :))) Kocakisisi once mirin kirin etti "bak Phuketteki fil turuna donmesin", "ben oyle milletin pis mutfagina girip yemek pisirmem" falan dediyse de kurtulamadi benden :) Allem edip kallem edip razi ettim yine, ama sonra kendisi bile dedi iyi ki ayarlamisiz diye :)
Neyse efendim bulusma noktasina gittik kadinla bulusacagiz. Tabii kadin mi erkek mi onu bile bilmiyoruz aslinda, bir tek adini biliyoruz o da birsey ifade etmiyor bize tabii ki :) Bir baktik ki erkekmis, yani aslinda ucuncu tur de olabilir zira pek bir efemine idi ascimiz ama bize ne cinsiyetinden deyip kendi isimize baktik :D
Bu arada dusuk sezon oldugu icin oldukca sansliydik zira yogun sezonda ogrenci sayisi 10-15 oluyormus, biz sadece uc kisiydik ve oldukca verimliydi. Ilk olarak yoldan ucuncu kisiyi de alip yerel pazarlardan birine dogru yollandik ve pazar turuna basladik. Normalde turistlerin pek girmedigi bu pazarlarida gorme sansini elde etmis olduk, yoksa nereden bulup gezecegiz. Pazar yeri sehrin her yaninda oldugu gibi cok pisti ve her yer dokuluyordu. Ancak tum bunlarin disinda rengarenk, bir kismini bu taraflara gelince tanidigimiz ancak bir kismini hic gormedigimiz turlu sebze, meyva ve etlerle doluydu.
Bu kisim daha cok etlerin ve deniz urunlerinin satildigi kapali kisim. Kapali dediysem sadece catisi kapali :)) Orta tezgahta bol bol balik ve sol kosede de pandan yapraklari goruluyor.
Hatirlarsaniz yorgun argin bir tarihi turistik gunun ardindan, kandirilmis, dolandirilmis ve yorulmus bir bicimde kendimizi otele atmistik :) Ertesi sabah yine erkenden uyandik ve hemen metroya atladik. Maksat yemek kursu icin bulusma noktasina gitmek. Yemek kursu da nereden cikti derseniz, gitmeden once Bangkok da yapilacaklar nelerdir diye internette arastirirken gordum ki bu "Thai cooking school" olmazsa olmazlardanmis. Eh bende pisirmeye, yemeye ve farkli lezzetleri denemeye duskun oldugum icin kocakisisinin basina eksidim "katilalim nolur, nolurrr" diye :))) Kocakisisi once mirin kirin etti "bak Phuketteki fil turuna donmesin", "ben oyle milletin pis mutfagina girip yemek pisirmem" falan dediyse de kurtulamadi benden :) Allem edip kallem edip razi ettim yine, ama sonra kendisi bile dedi iyi ki ayarlamisiz diye :)
Neyse efendim bulusma noktasina gittik kadinla bulusacagiz. Tabii kadin mi erkek mi onu bile bilmiyoruz aslinda, bir tek adini biliyoruz o da birsey ifade etmiyor bize tabii ki :) Bir baktik ki erkekmis, yani aslinda ucuncu tur de olabilir zira pek bir efemine idi ascimiz ama bize ne cinsiyetinden deyip kendi isimize baktik :D
Bu arada dusuk sezon oldugu icin oldukca sansliydik zira yogun sezonda ogrenci sayisi 10-15 oluyormus, biz sadece uc kisiydik ve oldukca verimliydi. Ilk olarak yoldan ucuncu kisiyi de alip yerel pazarlardan birine dogru yollandik ve pazar turuna basladik. Normalde turistlerin pek girmedigi bu pazarlarida gorme sansini elde etmis olduk, yoksa nereden bulup gezecegiz. Pazar yeri sehrin her yaninda oldugu gibi cok pisti ve her yer dokuluyordu. Ancak tum bunlarin disinda rengarenk, bir kismini bu taraflara gelince tanidigimiz ancak bir kismini hic gormedigimiz turlu sebze, meyva ve etlerle doluydu.
Bu kisim daha cok etlerin ve deniz urunlerinin satildigi kapali kisim. Kapali dediysem sadece catisi kapali :)) Orta tezgahta bol bol balik ve sol kosede de pandan yapraklari goruluyor.
Bunlarda bir baska tezgahtan, ev yapimi farkli farkli tofular ve cesitli makarnalar. Su sari renkte olanini hic gormemistim onceden. Bu arada "glass noodle" dedigimiz seffaf makarnalarin dusundugumuz gibi pirinc unundan degil de aslinda soya filizinin kokundeki tohumlardan yapildigini ogrendik...
Kocakisisinin tadini bebek sumugune benzettigi "fish ball" lar yani balik kofteleri. Yanlarinda da kocaman kalamarlar.
Bu fotograf favorilerimden biri, meyva satan kadinlar oyle dogal cikmislar ki meyva tezgahlarinin arasinda :)
Ama en favorim iste bu fotograf... Teyzeye poz verdirsek bu kadar guzel ve dogal olamazdi sanirim :) Bizim en sevdigimiz kucuk muzlardan seciyor. Eh buralar tropik adalar oldugu icin en cok bulunan ve en ucuz meyvalardan biri muz! Koskoca bir hevenk muza sadece 1 dolar vermek inanilmaz. Hemde tadi o bizim marketlerden aldiklarimiza kiyasla mukemmel.
Burasi da sebzeleri ve yesillikleri aldigimiz reyonun onu. Asci oncelikle bize yerel Thai sebze ve baharatlarini tanitti sonrada alisverisimizi yapip ellerimizdeki kucuk sepetlerimize doldurduk herseyi :)
Bunlar Thai patlicanlari. Nasil patlican dediginizi duyar gibiyim :)) Biz bir suredir normal patlicandan kucuk "Brinjal" patlicanlarina ve uzun, ince Japon patlicanlarina alismistik ama bu ufakliklari gorunce bizde sasirdik :) Renkleri de baska baska, bayildimmm. Birde baska bir cesit var ki daha once hic gorup duymamistim (ne yazik ki resmi yok) o da "pea eggplant" yani bezelye patlicani diye geciyor, zira her biri bezelye kadar!
Bu sepetin icindekilerde cicekler, evet bildigimiz cicek ama yemeklik! O nasil oluyor derseniz bende pismisini hic denemedim ama asciya sordugumuzda yemegin icine "filler" yani dolgu maddesi olarak kondugunu ama tadi tuzu ve herhangi bir aromasi olmadigini soyledi. Yani bir nebze adamlar buldugu otu koku herseyi yemekteler :)))
Bir diger tezgahta artik bizim gormeye iyice alisik oldugumuz bir manzara; kafalariyla birlikte pisirilmis kumes hayvanlari. Sanirim uzakdoguya ilk ziyaretimiz olsaydi dusup bayilabilirdim bunlari gorunce :) Bu arada soylemeyi ve fotograflamayi unuttum, ilk geldigimiz gece seyyar sokak saticilarinin birinin arabasinda bir obek dolusu bocek gorduk, hemde nar gibi kizartilmis! millet deli gibi aliyordu :)
Iste bahsettigim sokak saticilarindan ve yiyecek tezgahlarindan bir ornek daha. Pislige ve her yanin nasil dokuluyor olduguna dikkat lutfen! Bizim cesaret edipte birsey yiyebilecegimiz bir yer degil ne yazik ki uzakdoguda ki sokak saticilari.
Pazar turunu bitirip elimizde sepetlerimiz ve pisirmek icin aldigimiz malzemelerle kursun yolunu tuttuk. Asci bir ara bizi oylesine kenar mahallelere ve izbe yerlere soktu ki eyvah! dedim, simdi kesin her yanindan pislik akan bir yere gidecegiz burnumuzdan gelecek veya daha da kotusu bu adamin pesine takildik sonumuz ne olacak belirsiz!
Az sonra o kirik dokuk sokaklarin arasinda bir apartmana girdik. Endiseli gozlerle neredeyiz diye bakarken binanin en ust katina ciktik. Yanyana iki daireyi birlestirip yemek okulu haline getirmisler ve apartman boslugunu da ocaklari yan yana siralamak icin kullanmislar :) Oldukca sirin ve temiz bir yerdi hemen icimize sindi. Zira sonradan farkettik ki bizim asci muslumanmis dolayisiyla temizlik anlayisi bize yakin sayilirdi.
Ilk is olarak aldigimiz tum sebze, meyva ve otlari yikadik ayikladik. Su asagida gordugunuz bulasiklik vari tablaya koyduk suzulmeleri icin. Adi her ne ise o seye bayildim ama koskoca sazdan seyi de alip eve gelmem mumkun degildi ne yazik ki :(
Baharatlarimiz...
Bunlarda her birimiz icin ayri kesme tahtasi ve kestiklerimizi koymamiz icin tabaklar ve sosluklar :)
Ilk olarak coconut milk (hindistan cevizi sutu) hazirlamayi, tamarind sos hazirlamayi - ki ben bu garip sebzemsi seyi gorunce neye yarar bu vicik sey diye meraktan oluyordum, ogrendim rahatladim! - glass noodle haslamayi ve citir tavuk hazirlamayi ogrendik ve uyguladik.
Ilk pisirdigimiz yemek "Chicken Galangal Coconut Soup - Tom Kha Gai" idi, yani hindistan cevizi sutlu ve zencefilli tavuk corbasi.
Adi oldukca garip gelse de ozellikle uzak dogunun cok bilindik ve lezzetli corbalarindan biri. Corbayi pisirmek 5 dakikamizi aldi :) Pisirir pisirmez de oturup afiyetle mideye indirdik. Allahim yok boyle bir lezzet patlamasi! Master chef den caldim bu lafi :P Inanilmaz aromali ve hafif bir corba, en kisa surede yeniden yapmaliyim tadi hala damagimda...
Sonrasinda bir sonraki yemegi hazirlamaya basladik; Chicken with Cashew nut - Gai Phad Med Ma Muang, yani Kaju fistikli tavuk...
Kajulu tavugumuzda 5 dakika icinde tabagimizdaki yerini aldi ve afiyetle yendi :)
Sonrasinda asci bize "sticky rice" yani yapiskan pirinc (valla ben bu kadar uydurabildim ismini, daha uygun isim bulan olursa paylassin lutfen) yapmayi gosterdi. Oldukca yuksek miktarda nisasta iceren pirincler asagida gordugunuz ilginc sazdan kap kullanilarak suya degmeden buharinda pisiriliyor. Sonrasinda da haslanan pirincleri ellerinde yuvarlayip top haline getirerek birseylerin yaninda servis ediyorlar.
Bizde sticky rice lari bir sonraki tabagin yaninda; "Spicy Mungbean Noodle salad - Yam Woon Sen" yani karidesli seffaf makarna salatasinin yaninda yedik. (Allahim bu nasil feci bir ceviri boyle, Turkce Ingilizce ve Tai hepsi birbirine girdi)
Yapilanlari yine afiyetle yedikten sonra bir sonraki basamak green, red ve masaman curry paste hazirlamayi ogrenmek ve ayrica chili paste hazirlamakti. Iste bunlari hakikaten Turkceye ceviremedim, bizim salcalarin farkli farkli uzakdogu versiyonlari diyeyim bitsin :)
Kocaman bir havanda chili paste hazirlamak icin canimiz cikti :D
Sonrasinda da uzakdogunun meshur "fish cake" lerini, yani balik mucver gibi bisey, hazirlamayi ogrendik ve kocaman bir tabak hazirladik. Tabii bunlar fish ball dan pek de farkli olmadigi icin kocakisisi de bende pek yiyemedik. Neyse yine de ogrenmis olduk, hani yarin obur gun biri sorarsa pisiririm :D
En son ogrendigimiz yemek; Red Curry Chicken - Kaeng Phet Gai idi, yani kirmizi kori soslu tavuk. Yalniz kori sosu hayatta yenilebilecek en aci soslardan biri oldugu icin son tabagi goz yaslari icerisinde bitirmek zorunda kaldik. Hem zaten o kadar cok seyi yemekten dolayi patlamak uzereydik artik :)))
Kapanisi da tatli ile yaptik tabii ki ve Hindistan cevizi sutunde Pandan yaprakli muz pisirdik. Bir onceki tabaktan alev alev yanan dilimize damagimiza ilac gibi geldi. Eh tatliya da bayilirim zaten :))
Kapanisi tatli ile yaptiktan sonra tam mide fesati gecirmek uzereyken kursu sonlandirdik. Bu kadar uzun uzadiya anlattigima bakmayin, bu yapilanlarin hepsini tam yarim gunde tamamladik :))) Her yemek sadece 5 dakikada pisiyor, en uzunu yikama ve kesip dograma kismi, eh birde yeme fasli tabii ki :) Yemek kursunu basariyla tamamlayip mutlu mutlu oradan ayrildik ve sisko gobeklerimizi sivazlayarak gunun geri kalani icin planladigimiz Chatuchak Marketine dogru yola ciktik. (Kursla ilgilenenler olursa buraya tiklayin lutfen)
Bu market bizim sali pazarlari gibi ama sali pazarina kiyasla on kat kadar buyuk ve her turlu seyin satildigi biryer, hatta canli hayvan satanlar bile vardi. Bizde gitmeden arkadaslardan duymustuk Bangkok'un alisveris cenneti oldugunu dedik kacirmayalim bu firsati ucuza buyuk markalarin taklitlerini almak fikri fena degildi yani :) Lakin hicde bekledigimiz gibi degildi. Oncelikle bu market sadece haftasonlari acildigi icin cok cok kalabalikti. Dukkanlarin herbiri kucuk barakalar seklinde oldugu icin heryer itis kakisti. Pislikten bahsetmiyorum bile ayaklarimiz vicik vicik gezdik butun gun :( Birde o pislikte kenarda kosede her yerde yemek yapip yemek yemiyorlar mi inanilir gibi degil! Ozellikle bir koku vardi tum yolculuk boyunca bizi mahfeden, sonradan anladik ki balik sosuymus o ama bildiginiz insan diskisi gibi kokuyordu o kadar agir! Ustune birde bir suru kalitesiz malla karsi karsiya kalinca - ki biz unlu markalarin taklitlerini bekliyorduk - oldukca moralimiz bozuldu.
Tam o sirada, yorgunuz ve onca yemek sonrasinda hala daha sindirim sorunu yasiyoruz, girdigimiz kisimda kosede bir kahve dukkani gorduk. Colde vaha bulmus gibi olduk :) Cunku uzakdogunun kahve anlayisi batidan oldukca farkli onun icin kaliteli kahve ve kahve makinesi bulmak oldukca zor. Sokak saticilarininki genelde bol sulu ve sutlu kahve harici herseye benzer bir sivi oluyor. Eh durum boyleyken niye vaha diyorsun diyeceksiniz cunku o karmakarisik pazarda, kucucuk dukkanda neredeyse dukkanin boyunda tam techizatli bir kahve makinasi vardi. Kocakisisine dondum bak kahveci guzele benziyor icelimmi demek icin, birde baktim ki bizimki kahvecinin onundeki kucuk taburelere coktan cokmus bile :)))
Bu market bizim sali pazarlari gibi ama sali pazarina kiyasla on kat kadar buyuk ve her turlu seyin satildigi biryer, hatta canli hayvan satanlar bile vardi. Bizde gitmeden arkadaslardan duymustuk Bangkok'un alisveris cenneti oldugunu dedik kacirmayalim bu firsati ucuza buyuk markalarin taklitlerini almak fikri fena degildi yani :) Lakin hicde bekledigimiz gibi degildi. Oncelikle bu market sadece haftasonlari acildigi icin cok cok kalabalikti. Dukkanlarin herbiri kucuk barakalar seklinde oldugu icin heryer itis kakisti. Pislikten bahsetmiyorum bile ayaklarimiz vicik vicik gezdik butun gun :( Birde o pislikte kenarda kosede her yerde yemek yapip yemek yemiyorlar mi inanilir gibi degil! Ozellikle bir koku vardi tum yolculuk boyunca bizi mahfeden, sonradan anladik ki balik sosuymus o ama bildiginiz insan diskisi gibi kokuyordu o kadar agir! Ustune birde bir suru kalitesiz malla karsi karsiya kalinca - ki biz unlu markalarin taklitlerini bekliyorduk - oldukca moralimiz bozuldu.
Tam o sirada, yorgunuz ve onca yemek sonrasinda hala daha sindirim sorunu yasiyoruz, girdigimiz kisimda kosede bir kahve dukkani gorduk. Colde vaha bulmus gibi olduk :) Cunku uzakdogunun kahve anlayisi batidan oldukca farkli onun icin kaliteli kahve ve kahve makinesi bulmak oldukca zor. Sokak saticilarininki genelde bol sulu ve sutlu kahve harici herseye benzer bir sivi oluyor. Eh durum boyleyken niye vaha diyorsun diyeceksiniz cunku o karmakarisik pazarda, kucucuk dukkanda neredeyse dukkanin boyunda tam techizatli bir kahve makinasi vardi. Kocakisisine dondum bak kahveci guzele benziyor icelimmi demek icin, birde baktim ki bizimki kahvecinin onundeki kucuk taburelere coktan cokmus bile :)))
Pazarda biraz daha dolastiktan sonra pek birsey bulamayacagimizi anladik. Ben birkac tisort kocakisisi de bir iki sort aldiktan sonra otele donmeye karar verdik, zira yorgunluktan ayaklarimiz tutmuyordu :)
Donus yolunda ugradigimiz markette su paketleri gorunce resimlerini cekmeden duramadim :D Caymidir seker midir bilmem ama bu ne ya Fitne diye markami olur koptuk gulerken :)))
Donus yolunda ugradigimiz markette su paketleri gorunce resimlerini cekmeden duramadim :D Caymidir seker midir bilmem ama bu ne ya Fitne diye markami olur koptuk gulerken :)))
Ertesi gunun cogunlugunu da yine alisveris icin ayirdik. Zira millet Bangkok'a sirf alisveris icin geliyor ve bavullar dolusu esya ile donuyormus. Zaten bizde gorup teyid ettik :) Iste onun icin sabah erkenden kahvalti yapip Pratunam Market ve Platinum Mall adli alisveris merkezlerine dogru yollandik. Once Pratunam Marketi gezelim dedik (zaten ikisi karsilikli) ve oraya yoneldik. Bir onceki gun gezdigimiz sali pazari gibi yere cok benziyor ancak daha izbe ve kalitesiz. Neredeyse dukkanlarin cogunun onunde bile durmadan gectik cunku kumaslarin kalitesi toz bezinden bile kotu (hele hele benim gibi tekstilin kalbinden gelmis biri icin). Dikisler ve modeller desen oyle, herbiri resmen agliyor asla ve asla uzerime giymeyecegim ucube modeller. Nasil anlatsam bilemedim... Mesela en adi jarseden buluz dusunun pembe, uzerine mor gupurden motifler yapmislar yakasina ve kollarina da firfir falan takmislar!! iste oyle seyler, korku filmi gibiydi :))
Tabii esas korku filmi gibi olan kisim ilk giriste aa burda guzel mayolar varmis dedigim bir dukkanin icindeki olgun cagla buyuklugundeki hamam boceklerini farkettigimiz ve dukkana girmeden oradan uzaklastigimiz kisimdi. Bir de uzerine yururken dukkanlardan birinde, dukkan diyorum ama sokak aralarinin uzerini kapamislar yere de bir tahta platform koymuslar al sana dukkan! Iste o dukkanlardan birinde yaklasik iki uc karis buyuklugunde sican (vallahi abartmiyorum) gormemle hizlanmam bir oldu. Kocakisisi dur nereye demeye kalmadi kendimi on metre oteye attim hizlica :))) Ancak o zaman soyleyebildim ona gordugum sicani. Isin en ilginci kocakisisi sicana degil bana sasirdi "eskiden olsa cigligi basardin simdi sessizce uzaklasiyorsun" diye :) Sonrasinda da baktik bu pazaryerinde de bizim istedigimiz birsey yok karsi taraftaki Platinum Mall adli alisveris merkezine girdik.
Ne yazik ki orada da cok buyuk hayal kirikligina ugradik zira durumu kocakisisinin su cumlesi cok iyi acikliyordu "karsi taraftan eli biraz para tutanlar burdan dukkan kiralamis ama geri kalan hersey ayni" diye. Bir suru ucuz ve kalitesiz mallarla doluydu her dukkan, coguna bakmadik bile. Bir iki yerde begendigim seyleri denemek istedim ama denettirmediler bile! Boyle de bir sacmalik var denemeyip alicaksin. Buradakilerin cogu 36 bedenden bile kucuk seni de kendileriyle ayni zannediyorlar. Hatta saticilardan birine "denemeden nasil alayim ya kucuk gelirse" dedim de oturup bes dakika beni suzdu sonrasinda da "olur bu sana" dedi!! Oldu senin lafinla olacak o gomlek bana!! Oldukca sinirlendik ve denemeden de birsey almayacagimiz icin, ayrica turistlere boylesine kotu bir muamele yaptiklari icin orada kurus harcamamaya karar verdik ve ayrildik.
Gunun cogunu bu sacma sapan alisveris mekanlari ile harcamis bulunduk, keske ilk gun gezemedigimiz Wat Arun tapinagina gitseydik diye uzulduk biraz. Gerci daha fazla tapinak ve budha gorecek halimizde yoktu ya :))
Sonrasinda ilk geldigimiz gece gittigimiz yerdeki cay ve baharat dukkani aklimiza geldi ve oraya gidip kendimizi aromali caylarla odullendirmeye karar verdik. Vermez olaydik! O yorgunlukla alisveris merkezinin icinde tam 1,5 saat dolanip aradik cay dukkanini! Ne inat bizdeki de :) Yok bu taraf degil diger tarafti sanirim, yok bu kat degil bi ust kat derken tam 1,5 saat gezdik ve yorgunluktan bittigimiz anda dukkani bulduk; dukkan kapanmisti!!
Boylede bir sacmalik var hayatimizda neyi sevsek koku kuruyor, neye el atsak uretimi duruyor veya soyu tukeniyor, saka gibi! Zaten sirf bu sebepten dusunuyorum acaba RTE taraftari mi olsam napsam diye :D
Neyse efendim cayci da kapanmis, oldukca verimsiz ve beraketsiz bir gunu tamamlayip otele donduk erkenden.
Yattik uyuduk diyecegimi saniyorsaniz yaniliyorsunuz :)) Yikanip suslenip tekrar attik kendimizi sokaklara. Cunku aksam yemegi icin kendimize nehirde bot turu ayarlamistik ve oraya dogru yola koyulduk.
Tabii esas korku filmi gibi olan kisim ilk giriste aa burda guzel mayolar varmis dedigim bir dukkanin icindeki olgun cagla buyuklugundeki hamam boceklerini farkettigimiz ve dukkana girmeden oradan uzaklastigimiz kisimdi. Bir de uzerine yururken dukkanlardan birinde, dukkan diyorum ama sokak aralarinin uzerini kapamislar yere de bir tahta platform koymuslar al sana dukkan! Iste o dukkanlardan birinde yaklasik iki uc karis buyuklugunde sican (vallahi abartmiyorum) gormemle hizlanmam bir oldu. Kocakisisi dur nereye demeye kalmadi kendimi on metre oteye attim hizlica :))) Ancak o zaman soyleyebildim ona gordugum sicani. Isin en ilginci kocakisisi sicana degil bana sasirdi "eskiden olsa cigligi basardin simdi sessizce uzaklasiyorsun" diye :) Sonrasinda da baktik bu pazaryerinde de bizim istedigimiz birsey yok karsi taraftaki Platinum Mall adli alisveris merkezine girdik.
Ne yazik ki orada da cok buyuk hayal kirikligina ugradik zira durumu kocakisisinin su cumlesi cok iyi acikliyordu "karsi taraftan eli biraz para tutanlar burdan dukkan kiralamis ama geri kalan hersey ayni" diye. Bir suru ucuz ve kalitesiz mallarla doluydu her dukkan, coguna bakmadik bile. Bir iki yerde begendigim seyleri denemek istedim ama denettirmediler bile! Boyle de bir sacmalik var denemeyip alicaksin. Buradakilerin cogu 36 bedenden bile kucuk seni de kendileriyle ayni zannediyorlar. Hatta saticilardan birine "denemeden nasil alayim ya kucuk gelirse" dedim de oturup bes dakika beni suzdu sonrasinda da "olur bu sana" dedi!! Oldu senin lafinla olacak o gomlek bana!! Oldukca sinirlendik ve denemeden de birsey almayacagimiz icin, ayrica turistlere boylesine kotu bir muamele yaptiklari icin orada kurus harcamamaya karar verdik ve ayrildik.
Gunun cogunu bu sacma sapan alisveris mekanlari ile harcamis bulunduk, keske ilk gun gezemedigimiz Wat Arun tapinagina gitseydik diye uzulduk biraz. Gerci daha fazla tapinak ve budha gorecek halimizde yoktu ya :))
Sonrasinda ilk geldigimiz gece gittigimiz yerdeki cay ve baharat dukkani aklimiza geldi ve oraya gidip kendimizi aromali caylarla odullendirmeye karar verdik. Vermez olaydik! O yorgunlukla alisveris merkezinin icinde tam 1,5 saat dolanip aradik cay dukkanini! Ne inat bizdeki de :) Yok bu taraf degil diger tarafti sanirim, yok bu kat degil bi ust kat derken tam 1,5 saat gezdik ve yorgunluktan bittigimiz anda dukkani bulduk; dukkan kapanmisti!!
Boylede bir sacmalik var hayatimizda neyi sevsek koku kuruyor, neye el atsak uretimi duruyor veya soyu tukeniyor, saka gibi! Zaten sirf bu sebepten dusunuyorum acaba RTE taraftari mi olsam napsam diye :D
Neyse efendim cayci da kapanmis, oldukca verimsiz ve beraketsiz bir gunu tamamlayip otele donduk erkenden.
Yattik uyuduk diyecegimi saniyorsaniz yaniliyorsunuz :)) Yikanip suslenip tekrar attik kendimizi sokaklara. Cunku aksam yemegi icin kendimize nehirde bot turu ayarlamistik ve oraya dogru yola koyulduk.
Gece nehirde tekne turu ve aksam yemegi, nehrin iki yanindaki isil isil binalar ve tapinaklar oldukca buyuleyiciydi. Tabii kotu ve salas yerleri de doluydu ama gecenin karanligi onlari oldukca iyi gizlemisti :) Ne yazik ki isik cok az oldugu icin fotograf cekemedim bende bol bol kameraya aldim, onun icin fotograf yok. Ama bu fotograflarda gorunenleri geziyi yaptigimiz teknenin internet sitesinden aldim, gercege oldukca yakinlar :)
Olurda gidip katilmayi dusunen olursa diye suraya tiklayiniz lutfen :)
Olurda gidip katilmayi dusunen olursa diye suraya tiklayiniz lutfen :)
Bunlarda geceden geri kalanlar; Bangkok hakkinda kitapcik ve bize verdikleri yasemin ve nilufer cicekleri...
Bangkok da son gecemizi boyle guzel bir sekilde sonlandirdiktan sonra, agzimizin kenarinda yapisip kalan ufak bir tebessumle donduk geride kalan hayatimiza ve gunluk telasemize...
Iste benden bu kadar :)
Guzel bir haftasonu dilerim hepinize.
Iste benden bu kadar :)
Guzel bir haftasonu dilerim hepinize.
ya senle kocakişisini düşününce aklıma hep şöyle gezgin ve gurme bir çift geliyor aklıma nedense :))
ReplyDeleteNormalde uzun yazıları birkaç hamlede okuyabilirim. Gezi yazısı olunca ve tabi gezemeyince yakın alaka gösterdim:) İşi de salladım:)
ReplyDeletePazar anlattığın gibi cezbetmese de yaptıklarınız çok güzel görüyor. Bir de ortopedi sorunu varmış gibi duran dansçılar:)
yok karnına acıktırdın beni be, of çok canım çekti fotoğraflara baktıkça. Bir de koca kişisine bir sorsana bebek sümüğün tadını nereden biliyormuş deli:)
ReplyDeleteHarika :)
ReplyDeleteSosyete olmuşsun sen iyice, Bangkok'ta yemek kursları falan :P
Şu bot turunuza dair fotoğraf beni benden aldı... muh-te-şem!
Öperim benim Tayyeap taraftarımı :)
Dire Straits'in Boom, like that şarkısı eşliğinde okudum. Bloglarda buldum şarkıyı. Gezi yazılarını severim acayip kşisel olanlarına ise bayılırım. Katalog kitabı gibi olmaz çünkü. Gündelik yazılardır, sevdim ve sevmedimleri işe yarar. Gündelik hayata dair sürpriz hikayeler de çıkar. Ama bir şey itiraf etmek istiyorum: Yahu sizin mideniz nasıl sağlam bir midedir öyle. Kafama silah dayamaları lazım ki o zaman bile muhtemelen sık ulan! deme olasılığım var.:)) Gıpta ile okuyurm iştahla o eciş bücüş şeyleri yemenizi.:)
ReplyDeleteBir Tayland geziniz olur mu bilmiyorum amma velakin olacak olursa ve yolunuz phukete düşecek olursa: Melda Ok ablamız var, Karşıyakalıdır.70 yaşına merdiven dayasa da yaşı, dinç akılyerinde valla fosur fosur da sigara içer. Mutlaka uğrayın. Egiptolog, Sanat tarihçisi, Din bilimci. Müthiş kadındır. Selamımı iletin ( Avram deseniz bile olur, çaktırmadan yazılarımı okuyor) ağırlasın sizi. Hiç yüksünmez gocunmaz.
beenmaya bak bu yorumuna kocakisisinin verdigi cevabi yazarak cevap vereyim; "yok ya ne gurmesi buldugumuzu yutuyoruz biz" diyor :))
ReplyDeleteNehir İda biliyorum senin uzun yazilari okuyamadigini ama sana bile okutturduysak bu uzun yaziyi ne mutlu :)
Danscilar hakikaten oyle :)) ama danslari oldukca ilginc ve guzeldi.
Asli hemen vereyim tarifleri diyecegim hani ogrendik ya yapilislarini :D ama malzeme sorun olur en iyisi susayim ben :(
Kocakisisi bebek sumugu dedikce benimde aklima hep ayni sey geliyor acikcasi, bizimki cocukken cok mu karistirmis burnunu acaba :))
Ella ne sosyetesi be cicim gittigimiz yerin ara sokaklarini da cektim kanit olsun diye :) Zira bizim sosyetikler ne o pazara ne de o ara sokaklara adim atmazlar :))
ReplyDeleteBu arada sana mail attim ama cevap yazmadin alacagin olsun :P
Avram usta Dire Straits severim ama uyarmi bu yaziya bilemedim :)
Phuket kisminda gec kaldin be usta zira gecen sene yaptik o geziyi :( bak bu bahaneyle bir daha mi gitsek napsak :D
Yediklerimize gelince, emin ol biz buradaki en gicik ve onu bunu yemeyen, secici ciftiz :D Cevremizdeki uzakdogulu, batili ve dunyanin bilimum yerlerinden gelen insanlarin yediklerini gorsen gozlerine inanamazsin :)
A-Hcim çok severek ve gülerek okudum. :))
ReplyDeletene güzel yazmışsın ellerine sağlık. yemek kursu kısmını okurken aaa dedim içimden; onu da yediler, onu da yediler, tatlıya yer kaldı mı diye merak ederken buldum kendimi:))) pazarların pisliği inanılmaz. sokak satıcıları ise hayal kırıklığı :( insan yabancı memelekete gitti mi onları da denemek istiyor ama izbeleliğin ortasındaki satıcıdan ne alınır, ne yenir.
ReplyDeleteNihan sevindim begenmene :)
ReplyDeleteJudy hakikaten yemedigimiz sey kalmadi :) Dedigin gibi insan herseyi denemek istiyor ama gorunum o kadar kotuyken ve pislik diz boyuyken mumkun degil bizim elimiz varmiyor.
Hani oburlugumuzun bile bir siniri var :D
Ne güzel uzun uzun anllatmışsın. Okuyunca insan gitmiş gibi oluyor. Master chefte lezzet patlaması lafını bende duydum ilginç gelmişti. İki blog yazında da resimlerle, yazılarla öyle güzel anlatmışsın ki benim hem çok ilgimi çekti, hem de çok beğendim.
ReplyDeleteyemek kursuna bayildim! ben bunlarin cogunu marazli midemden dolayi yiyemem ama fikir cok hosuma gitti. Boyle uzaklara gidince nasil pisiyordur diye ac kaldigim cok oldu benim al iste kendin pisir kendin ye :)
ReplyDeleteiyi gezmeler ve yazi icin tesekkurler!
Defne Soysal begenmenize sevindim, ne mutlu bana, cok tesekkurler guzel yorum icin :)
ReplyDeleteGulcin yemek kursu gercekten cok zevkliydi, iyi ki katilmisiz. Benim de midem cok saglam olmadigi halde denemeden edemiyorum, tabii bir yere kadar :))
Ben tesekkur ederim guzel yorumuna ;)
Birkac taksitte okuyabildim Bocuk yuzunden ama azmettim, bitirdim. Cunku acayip keyif aldim okurken :) Yer yer oralara gittim, yer yer kahkahayi patlattim. Yemek kursuna iyi guzel de o kap kacak olmazsa, malzeme olmazsa ne ise yarar diye bakakaldim. Kesin ben o bambulari toplar donerdim :P Sonra da mutfakta yer kalmadi diye oturur aglardim. Nitekim en son tajin kabi getirtip eyvah simdi bunu nereye koysam diye bakakaldim. Eline, diline, gozune saglik, bizi de oralara goturduuuuun, getirdin :)
ReplyDeleteBerceste sevindim begendigine :)
ReplyDeleteKac taksitte istersen oku, 7/24 acigiz :))
O bambu tepsiyi almamis olduguma en cok dun evde temizlik yaparken ve esyalara yer bulmaya calisirken sevindim :)) Sanirim biz bayanlar hep ayniyiz konu ev ve mutfak esyalarina gelince :)