Gecikmeli de olsa devam etmekteyim Istanbul turumuzu anlatmaya...
Malumunuz havalar iyice isindi dolayisi ile hepten evde durmuyoruz, gezmekten yazamiyorum :)
Blogu uzun zamandir takip edenler bilir bizim maceramiz, basimiza gelen sacma sapan olayimiz eksik olmaz :) Geldigimizden beri aman hicbir sacmalik olmadi falan diye dusunuyorduk ki seytanin bacagini kirdik!
Soyle ki...
Istanbul gezisi oncesinde Lale abla ile kahvalti icin sozlestik. Kadikoyde bulustuktan sonra Seyhan kitapcisinin (bilen bilir eminim) en ust katindaki terasta yerimizi aldik kahvalti icin. Manzara mis gibi, gunes acmis, keyiflerimiz yerinde sanki kirk yildir birbirimizi taniyormusuz gibi sohbetteyiz... lakin isin icinde biz varsak birseyler ters gitmeli degil mi?
Tam muhabbeti
koyulastirmis birde afiyetle su gordugunuz leziz kahvalti
tabagini mideye indirmekle mesgulduk ki "sarrrr" diye tepemden asagiya
camur gibi birsey akti! Sadece tepemden olsa neyse, kahvalti tabaklarimiz da komple mahfoldu!
E peki neydi o diyorsunuz simdi eminim!
Kendisi 5 dakika oncesinde bizim kahvaltimiza dalmaya calisan ve bizim israrla kovaladigimiz kargaydi! Zannedersem hayvana bir parca bile yiyecek koklatmadigimiz icin olsa gerek hincini bizden bu sekilde aldi ve tepemize pisleyip kahvaltimiza essiz bir nokta koydu. Ilk birkac dakika neye ugradigimizi sasirdik zaten, ishal bir karga tarafindan odullendirildigimizi anlayamadik yani :))) Hani hayvani tutup elinizle SIKSANIZ oylesine pislik fiskirtamaz o derece yani!
Neyse efendim kahvalti tabaklarini yenileyip muhabbetimize kaldigimiz yerden devam ettik e haliyle de bol bol gulduk olanlara - olan benim cekete oldu, butun gun kumesten kacmis gibi koktum! Lale ablaya da macera dolu sacma sapan hallerimizden canli bir ornek gostermis olduk :)
Tadi damagimizda kalan bu guzel ve macerali bulusma sonrasinda bir sonraki sefer yeniden gorusme planlari yaparak Lale abladan ayrilip kendimizi Eminonu vapuruna attik.
Bol bol fotograf cekip denizin, gunesin tadini cikardik vapurun guvertesinde...
Ayakkabi cilginligima yenik dusup memlekete gelir gelmez ilk aldigim biyikli babetlerimde fotograf makinasindan payina duseni aldi :)) Eh onlari da paylasmadan gecmeyeyim hani :))
Bir onceki gun gezdigimiz Galata kulesini birde karsidan izledik...
Kiz kulesini birkez daha ekledik "gidilecekler" listemize, ama ancak bir sonraki sefere.
Ve Eminonu'ne vardik... hic degismemis kalabaligi, isine gucune kosusturanlar bir yanda, seyyar saticilar diger yanda, turistler ise heryanda :)
Ilk duragimiz Yeni Cami oldu. Ancak sabah solumdanmi kalktim nedir terslikler bir turlu yakamizi birakmadi. Tam hevesli hevesli birkac poz cekmistim ki fotograf makinamin ekrani kararmaya basladi! Once pek onemsemedim ancak Misir Carsisina girip o birbirinden guzel ve renkli tezgahlari, baharatcilari cekemeyince uzuntumden aglamakli oldum.
Fotograf makinamin keyfi ancak aksam uzeri biz Sultan Ahmet Camii'ne yani nam-i deger "Blue Mosque" a varinca biraz yerine gelir gibi oldu. Daha dogrusu her turlu ayariyla oynadigim icin biraz fotograf cekebilir hale getirdim.
Ayaklarimiz agrimaya ve midelerimiz guruldamaya baslamisti ki kendimizi Tarihi Sultanahmet Halk koftecisine attik! Kofteler lezizdi :)) Soylemismiydim bilmiyorum kocakisisi kendi sehrinde pek bir guzel tur rehberi pek bir iyi ev sahibiydi, zira hem gezip gorduklerimden, hemde yiyip ictiklerimden pek bi memnun kaldim :))
Kendimize kofte ziyareti cektikten sonra ara sokaklari dolasmaya devam ettik. Yuruye yuruye kendimizi meshur Bab-i Ali caddesinde bulduk ve ilk anda gozumuze kestirdigimiz daha once kocakisisinin bile bilmedigi eski bir osmanli mezarligina daliverdik. Once mezarligi dolastik biraz, zira kimler yoktu kimler, sehzadeler, hatunlar ve damatlarin yani sira Ziya Gokalp'in de mezari cikiverdi karsimiza.
Kahvelerimizi de orada ictikten sonra yorgun ve argin bir sekilde gunu boylece tamamlayip karsi kiyiya dogru yollandik
Ertesi gun kahvaltidan sonra ilk isimiz Kadikoy'de ki Cafer Erol pastahanesine ugramak oldu.
Bayiliyorum boyle rengarenk ve tatli seylerle dolu yerlere :))
En cok da vitrini kaplayan cesit cesit badem ezmelerine hayran kaldim, herbiri birbirinden guzel ve lezzetli gorunuyor bakarmisiniz sunlarin guzelligine insan yemeye kiyamaz ;)
Eh badem ezmesi ile kahve keyfi yapmamak olmazdi hani :))
Kahve keyfi sonrasinda yine eminonu tarafina yollandik bir onceki gunden yarim kalan birkac ufak isimizi halletmeye - yok yok isportaciliga falan baslamadik, hergun o tarafa gidisimiz ondan degil :))
Bir onceki gun gezemedigimiz Sirkeci Garina attik kendimizi...
Nedense ben bayiliyorum tren istasyonlarina. Gerci Haydarpasa ile kiyaslaninca daha kucuktu ama o eski dokusu hala daha yerindeydi.
Sanirim encok Sirkeci garinin icindeki bu eski lokanta da aklim kaldi. Bir sonraki sefere diyerek onu da listemize ekledik tabii :)
Birde kedilerine bayildim Sirkeci Gari'nin...
Istanbul turumuzu devami yakinda diyerek simdilik boyle noktaladik, umarim en kisa surede kalanini da gezip fotograflayacagiz bol bol :)
Ah benzer bir tur yapmistik biz de eminonu sirkeci o gunlerde gittim sayende. Bu arada kac ay oldu bu kacamak yahu ;)
ReplyDeleteGulcin caktirma uzattik biraz, keyfini suruyoruz ;)
ReplyDeletene güzel, ne dolu geçmiş :)
ReplyDeleteo kuş mevzusunu okurken de 'aaa bu bir tek benim başıma gelmemiş' dedim.. kendimi eşsiz görüyordum bu konuda :)
Olsun,bugünü hep yüzümde gülümsemeyle hatırlayacağım. O karganın ettiği de yanına kar kalsın:)) Amma kinciymiş yahu...
ReplyDeleteSizleri tanımaktan çok sevinç duydum. Umarım tekrar kısmet olur.
Sevgiler sana ve kocakişine:)
Ne güzel bir İstanbul gezisi yapmışsınız.İstanbul'da yaşayan ama İstanbul'a doyamayan biri olarak keyifle okudum yazınızı.Bu arada babetlere bayıldım.
ReplyDeletehayalotobüsü yok yalniz degilsin ;) hatta benimle ayni ortamda bulununca kendini sansli bile sayabiliyorsun :))
ReplyDeletelale abla g.tu kurusun diye beddua ediyorum hala daha o karganin ardindan :))))))))
Ama biz herseye ragmen eglendik ya.
Ilk firsatta tekrarlariz umarim :)
Yaşam İzi tesekkurler :)
Babetleri begenmenize de sevindim :)) Ozellikle bir ornek biyikli takilarimla super oluyor, onun icin dayanamayip aldim ;)
2 hafta sonra istanbulda olmak heyecanlandirdi beni..yazilarin devamini bekliyoruz..eklemek istersen
ReplyDeletehttp://seyahattutkunu.blogspot.ae/
aman allahımm!! gülmekten kendimi alamadım :) çok geçmiş olsun :)
ReplyDeleteiyi bak kendine
Demek İstanbul'umuzda ve hatta Kadıköy'ümüzde uzaklardan misafirimiz var.
ReplyDeleteGönlünüzce gezin, İstanbulumuzu bozmak için çok uğraşıyorlar ama yine de çok güzeldir.
Hoşgelmişsiniz...
Gulcin 2 hafta sonra derken? gercektenmi yoksa mecazi mi anlayamadim :))
ReplyDeleteIzlemedeyim ben zaten seni, bugun bir daha baktim yanlismi hatirliyorum diye ;)
Nesrin gul gul gulmek serbest :)))
Yaşamın kıyısında sizin de oralarda oldugunuzu bilmiyordum hic, bilsem kahvalti seansi icin haber ederdim :)
Neyse umarim bir sonraki sefere :)
Bayıldım resimlere,eminönü ve çarşısı favori mekanım.Her İstanbula gittiğimde en sevdiğim ve gittiğim yer...Kadıköydeki pastane süpermiş ,gidince hemen uğrayıp badem ezmesinden..Blogunuza bayıldım.takibe aldım.banada tanışmaya beklerim..sevgiler..Nurşen..www.nurlumutfakta.blogspot.com
ReplyDeletenursen aksoy hosgeldiniz :)
ReplyDeletefotograflari begenmenize sevindim, tesekkurler guzel yorumunuz icin :)
Badem ezmesi gercekten guzel, tavsiye ederim kahvenin yaninda ;)
sıcak kahvaltı tabagı ve patiler muhtesem:)
ReplyDeletegerisi klasik seyler..:)
matias kahvalti tabaginin karganin suslemesinden sonraki halini gormeliydin birde :D
ReplyDeletekarga kahvaltı keyfinizin içine ....
ReplyDeletebursa'da böyle kargalar yok, sen gel ben sana berbat olmayacak güzel bir kahvaltı ettireceğim:))
biz de geçtiğim hafta sonu istanbul'daydık klasik gezme, tozma, yorulma halleri. ama çok keyifli.
güzel günleriniz olsun...
sevgiler
AsOrTiK aynen oyle :))
ReplyDeleteListemdesin ilk firsatta haber edecegim ;) bir firsatini bulamadim gezmekten tek sorun o :))
sevgiler benden de