Thursday, September 29, 2011

Aile ile beraber - Part II (Temmuz 2011)

Aile ile maceralara devam, bol fotografli bir yazi olacak simdiden uyarayim :))) Ama en azindan gecen seferki gibi siyah tavuk, tavuk ayagi ve kurbaga bacagi gibi igrenclikler yok, genelde guzel ve renkli seyler var :) Ben gormedim onlari diyerekten illaki o korkunc goruntuleride gormek isteyen varsa buraya alalim ;)

- Aile ile gezmek bir yani sira biz en cok birseyler yedik ictik sanirim. Cunku Singapur avuc ici kadar ada, yani gezecek yer kisitli ama yiyecek ve tadina bakilacak ilginclikler say say bitmiyor :) Iste bu sebepten buranin olmazsa olmazlarindan birinde, Hint restoraninda bulduk kendimizi. Bol baharatli ve bol acili yemekler muz yapragindan tabaklarda yendi. Hem de cocuklugumun korkulu ruyasi balik kafasi corbasi bile! Muz yapragi derken dalga gecmiyorum bu arada, sahiden muz yapragindan tabaklari. Burada oldukca yaygin birsey muz yapraklarini tabak yerine kullanmak, hatta daha neler neler kullaniliyor tabak yerine ama en azindan bu yazida midenizi kaldirmayayim :)))





- Singapur gezisi olur da "Marina Bay" olmaz mi! Marina Bay Singapur'un en onemli turistik mekanlarindan biri. Tabii bizi baymis olsa da bizimkileri gezdirmemek olmazdi.
Onlarda gorduler; gemi seklindeki Marina Sands otelini...



DNA sarmali seklindeki kopruyu...



Cicek seklindeki ArtScience muzesini...



Meshur donmedolabi...



Ve Singapurun sembolu "Merlion" yani aslan kafali balik heykelini...



- Bunlarda onceki kisimda bahsettigim "bun"lar, yani Cin ekmekleri. Bu seferkiler nilufer tohumu aromali.



- Elma benzetmelerine ve hatta bazi uzakdogu ulkelerinde bir cesit elma niyetine satilan "jumbu"lar... Bu fotografta sabah kahvaltisindan bir kesit bu arada :) Dedigim gibi burada hayatimda yemedigim kadar cok taze meyva yedim sanirim :))



- Aile yapilan keyifli kahvaltimizin ardindan yine dusmusuz yollara, bu seferki hedef Arap Caddesi, ve fotograftaki de Sultan Camii.



- Bizim ulkemizde genelde yurtdisinda hep arap ulkeleri siralamasina girdigi icin geleneksel olarak Arap caddesinde bol miktarda Turk restorani ve Cafesi var. Hatta onunden gecerken utanmadan buyrun Turk yemegi deneyin diyor elin Singapurlusu bizi turist zannederekten :))) Gezmekten ayaklarimiza kara sular inince bir kahve molasi icin kendimizi daha onceden denemek isteyip de deneyemedigimiz Sufi Cafe ye attik. Lakin kocaman bir hayal kirikligi idi! Servis bes para etmez, istedigimiz sade kahveler neredeyse yarim saat sonra geldi, hemde sekerli olarak!! Servis elemanlari Turk olmayinca ne caydan hayir gelir ne kahveden, zaten nargile dumanindan beyni donmus gorunumlu bir herif dolanip duruyordu etrafta, onun yaptigi kahve de bu kadar olmus iste. Kisacasi hic begenmedik!



- Bir sonraki duragimiz "Clarke Quay" idi. Bizimkilere maras dondurmacisindan dondurma yedirip nehrin kiyisinda turladik biraz.



- Koprunun uzerinde gun batarken sans eseri yakaladik bu pozlari :)) Daha dogrusu kocakisisi yakaladi, cok hos degiller mi?




- Ilerleyen gunlerde ikinci kez Cin Mahallesi turu yaptik. Maksat kalan yerleri gezmek ve en onemlisi oradaki yerel tatli dukkanina ugramak. Tatlici ilk bakista dokuluyor ve cok pis (Singapur usulu yani) gorunse de, guzel tatlilar sunuyorlar. Hatta oyle ki bizimkiler sonradan kendi baslarina bile gidip tatli yediler durduramadik :)))



- Tatli dukkaninda her turlu yerel tatliyi denedik sayilir. Hindistan cevizi aromali puding favori idi sanirim. Asagida gorulen susam toplari da oldukca hizli tuketildi :))) Oldukca ilginc bir tatli bu susam toplari. Pirinc unu gibi bir undan yapilan elastik bir hamurun icinde susam ezmesi yada fistik ezmesi var. Bu toplari da zencefilli bir suda haslayip ilik ilik servis ediyorlar.
Yanda gorunen sari susamli sey feci otesiydi. Menuden bakip "bal kabagi keki" diye siparis verdik ama bir gariplik oldugunu yaninda aci biber sosu ile servis etmelerinden anlamaliydik!! Zira bizim kek kabak ile karisik balik aromali cikti!! Biz tatli beklerken tuzlu gelmesi ve balik kokmasi karsisinda sok olduk hepimiz. Hatta her buldugunu yutan babam bile yiyemedi :D



- Ve gunun yildizi, Singapura ozgu (aslen Malezyaya ozgu sanirim) tatlimiz "Ice Kacang". Meyva aromali buz kaliplarini incecik incecik tiraslayarak kar gibi bir buz yigini elde edip yaninda meyva ve soslarla servis ediyorlar. Oldukca ilginc ve eglenceli bir tatli, seviyorum ben bunu :)))



- Bir baska gun kendimizi Singapurun bir diger gorulmezse olmaz! turistik mekanlarindan birine attik; eglence adasi Sentosa ya. Bizde bir kez kendi basimiza niyet etmistik gitmeye ancak o gun cilginlar gibi yagmur yaginca evde kalakalmistik. Aslinda yine ayni sey olup yagmur yagdi ama bu sefer pes etmedik :) Anlamiyorum biz ne zaman Sentosaya gitmeye niyetlensek hep yagmurdan kiriliyor ortalik, bir degil iki degil bu kacinci!! Neyse firsat bu firsat deyip bizde gorelim diye attik kendimizi su meshur eglence adasina. Sentosa sirf eglence ve turistik etkinlikler icin denizin uzerine doldurularak yapilmis yapay bir ada. Eh haliyle o kadar para harcandigi icin de turist tuzagi tabii ki :)) Yani hersey parali, hemde oldukca ucuk miktarlarda (cimri miyim ne!).
Giriste ilk ilgimizi ceken sey tabii ki de bu devasa seker agaclari oldu :)))) Megerse agaclarin ardinda kocaman bir sekerci dukkani varmis! Eh isin ucunda tatli seker varsa bizsiz olmaz ortam :) Sanirim birkac saat harcadik iceride reyonlarin arasinda gezerek ve elimizdeki torbalari doldurarak :D Disari cikar cikmaz ilk isimiz banklara oturup elimizdeki seker dolu torbalara dalmak oldu, kucuk cocuklar gibi yedik tum sekerleri karnimiz agridi :)))



- Bu arabaya da bayildik :)



- Ve iste tam benlik bir slogan "Cennette seker yoksa ben gitmiyorum" :)))


- Sekerci faslini atlatip seker komasina girmeden dolasmaya devam etme karari aldik :D Universal Studio yu gezmedik cunku hem inanilmaz pahali idi, hem de zaten biz gunu yarilamistik bile vaktimiz yoktu. Sadece su meshur donen dunya figuru ile binbir resim cekerek yola devam ettik.



- Maksadimiz kendimizi biran once plaja atip biraz deniz havasi solumak, kumlarda yurumekti. Ama ada yapay oldugu icin pek tad vermedi acikcasi, hem birde hava kapali ve yagisliydi. O da yetmedi uzerine birkac yuz metre ileride demirli onlarca gemiyi gorunce insanin temiz bir deniz olduguna inanmasi mumkun degil, ama yine de yuzenler vardi o ayri.



- Sentosa turumuzu uzun zamandir istedigim ama bizimkiler gelsin oyle goruruz diye erteledigimiz "Undersea World" yani denizalti dunyasi turu ile sonlandirdik. Inanilmaz cok cesitli balik ve deniz canlisi vardi. Hatta vatozlara dokunma sansiniz bile var burada :)) En guzeli de etrafi kocaman bir havuz ve yuzlerce deniz canlisi ile cevrili koridordu. Koridorda yururken insan "birden bu camlar kiriliverse ne olur" diye dusunup korkmuyor degil hani :)) Ama kopek baliklarini, vatozlari ve daha bilimum baligi boyle yakinimizdan gecerken izlemek beni buyuledi. Asagidaki fotograflar cekebildiklerimizin sadece bir kismi...

- Bu kambur balik neredeyse bir insan boyutundaydi!






- Benim en cok sevdiklerimden biri bu oldu; sea dragon yani deniz ejderi. Sanirim deniz atlari ile ayni familyadan geliyorlar. Yaprak gibi gorunen bu hayvanlarin suyun icinde hareketleri ve suzulusleri gercekten buyuleyiciydi...





- Koridorda tam tepemizden gecen, soluksuz izledigimiz kopekbaliklarindan biri...


- Ve bebek agizlarina hayran kaldigimiz vatozlar...



- Akvaryum kismini tamamlayinca havuzda yunuslarin sovunu izledik. Hayatimda pembe yunus gormemistim, asik oldum bu hayvanlara!! Ne yapip ne edip yunuslarla yuzme fikrimi gerceklestirmeliyim bu pembislerle :)) Lakin Phukette yasadigimiz fil faciasinin uzerine kocakisisi hayvanlarla olan hicbir icraata sicak bakmiyor artik :( Ne desem de kandirsam acaba?



- Ve Sentosa gezimizi Hard RockCafe ile sonlandirdik. Bunu neden mi ekledim? Cunku henuz 15 yasinda ve ergenliginin doruklarinda olan kucuk kardes icin Hard Rock Cafeyi gormek, orada oturup biseyler yiyip icmek oldukca onemli bir hayaldi! Ergenlik de guzel sey be, onun yasinda bizde ne ozenirdik boyle seylere, oysa insan sonradan anliyor aslinda o imrendigimiz seyler birsey degilmis :))) Eh bu durumda enistesi ona bir kiyak gecip hayallerini gerceklestirmeye koyuldu. Biz kahvelerimizi yudumlarken bizimkisi Hard Rock Cafenin duvarlarini susleyen unlulerin esyalarini fotografladi bol bol :D Bon Jovinin ayakkabisindan, Marilyn Manson'un gitarina, Jimmy Hendrix'in gomleginden, Beatles'in plagina neler vardi neler... Bir Hard Rock Cafe klasigi ama bunca degerli objeyi gorunce anladik ki burasi icin kesenin agzini oldukca acmislar :))





- Gezmedigimiz gunlerde evde hizlandirilmis makaron kurslari vardi :))) Kucuk kardes makaron yapmanin tum inceliklerini ogrendi burada kaldigi surede, eh bizde nimetlerinden faydalanip bol bol makaron indirdik mideye :D Bende bahanesi ile uzun zamandir dusundugum turk kahveli makaronlari yaptim, muhtesem oldular! Turk kahvesi basli basina bir efsane tamam da makarona bu kadar yakisacagini dusunmemistim.





- Bunlarda kucuk kardesin portakalli makaronlari...





-Ve cilekliler... Yani midelerimiz hakikaten bayram etti kucuk kardesin calismalari sirasinda :)





- Bir sonraki duragimiz "East Coast Park" oldu, soyle bir deniz havasi almak icin. her ne kadar burasi bir ada olsa da denizi gormek pek kolay degil :( En uygun kiyisi east coast. Deniz kiyisinda yuruyusun ardindan yine yerel lezzetler serimize devam ettik. Bu asagida gordugunuz yiyecegin adi "Carrot cake" yani havuc keki, ama ne sekli keke benziyor ne de icinde havuc var :))) Ilk baslarda icinde patlican oldugunu dusunmustum cunku tadi patlicana benziyordu, ama patlican da degilmis. Sadece bir cesit hamur ve soslarla yapilan bir yemekmis aslinda.





- Bu da buranin olmazsa olmazlarindan biri "Satay". Bizim cop sislere benziyor ama en buyuk farki yaninda tatli bir fistik sosu ile servis edilmesi :) Tadi nasil mi oluyor? Fena degil aslinda ama fistik sossuz daha guzel




- Ve gezinin sonunda uzun zamandir yapmayi planladigimiz ama firsat bulamadigimiz birsey yaptik :)) Aslinda biz ikili bisikletlere binmeyi planliyorduk ama baktik bu coklular cok daha eglenceli olacak onlardan birini kiraladik. Nasil eglendigimizi anlatamam :D Tabi ben ortada otururken kocakisisi ile kucuk kardes pedal ceviriyordu, eglenme sebebim o da olabilir :)



- Bir sonraki gun de memleket usulu eglenelim diyerekten kucuk capli bir mangal olayina giristik :) Ozlemisiz gercekten...






- Ilk baslarda yok cok doyduk yemeyiz marshmallow diye itiraz etseler de sonrasinda yanik seker kokusu ve erimis marshmallowlarin tadi ile bir baktim ki hepsi birden mangalin onunde sira olmus :)))



Temmuz ayi maceralari da sanirim bu kadardi :D Vallahi yoruldum yazarken, buraya kadar dayanip okuyabilen varsa tebrikler ;)

14 comments:

  1. güzel ve dolu dolu geçirmişsiniz temmuz ayını. her ayınız böyle güzel geçsin inşallah. en kısa zamanda da ailenle tekrar birlikte olmanı dilerim.

    sibgapur yemekleri gerçekten çok değişik görünüyor. renkli renkli çok cezbedici görünüyor. tatmayı çok isterim ama seveceğimi pek düşünemiyorum nedense.

    ama ama ama orada bir şey var ki beni yerimden hoplattı. o nasıl bir güzellik olmuş öyle. insanın ağzı sulanıyor. türk kahveli macaron... istyiyorum. çok merak ettim ve eminim çok güzel olmuştur. türk kahvesi neye girse çok yakışıyor zaten. hele ki bu macaronsa nasıl olur acaba??

    ReplyDelete
  2. gezenti cok tesekkurler guzel dileklerin icin :)
    Singapur yemeklerinin hepsi kotu degil, hatta guzelleri bile var seversin bence, sevmesen de yersin bir kismini :D
    kahveli macarona gelince, ben yaptim diye soylemiyorum ama bugune dek yedigim en lezzetli macaronlardan biriydi :)))

    ReplyDelete
  3. bu sıralar çokça yiyesim abur cubur ve tatlının dibine vurasım var hiç iyi olmadı fotoları görmem :((

    binaların mimarisine bayıldım bu arada. ha dönme dolap bana ahh ahh dedirtti, bi de o pembe bisiklet süpermiş kaç zamandır bisiklete binmedim onu düşündüm :))

    ReplyDelete
  4. zevkle okudum...
    tekrar gezmiş kadar oldum:)

    ReplyDelete
  5. kızım ben şimdi hangi birine yorum yazayım ya!!
    şöyle özetleyeyim:
    ne zaman sana misafir oluyorum ? sen onu söyleee
    aynı turdan ben de istiyoruuummmmmm

    ReplyDelete
  6. ah nasıl beğendim bu gezini.oturduğum yerden sanki oralardaydım sayende..sevgiler...

    ReplyDelete
  7. Sonuna kadar okudum, sınavda hepsinden mi sorumluyuz hocam? :)
    Yine bel üstü çalışan bir gönderi olmuş... mideye mideye :)
    Fotoğrafların şahane!

    Bir; bana macaron yapmayı öğretiyorsun (aç tarifime bak dersen olmaz çünkü yok yumurta eskitmesi yok bilmemnesi... anlamadım işte!)
    İki; marshmallow yapmayı da öğrenmeliyim!
    Üç; cupcake de öğrenmeliyim(bunun gönderiyle alakası yok ama olsun)
    Dört; bir gün Ice Kacang tatmazsam gözüm açık giderim.
    Beş; If there is no candy in heaven, I am not going! :D

    Bir de hanimiş; Yunuslara Özgürlük!!!

    ReplyDelete
  8. Ergenliğin doruğunda ha? Vay canına, teşekkür ederim bunun için :D

    ReplyDelete
  9. Pilli fotograf koymasam da bu sefer yazilar biseye benzemeyecek, sen yiyecek icecek kismini hizlica gec madem :D
    Bazi binalar super hakikaten, eh ne de olsa eski Ingiliz somurgesi bu adamlar, Ingilizlerin yuzu suyu hormetine o binalarda ;)

    CEPAYNASI yine gel yine gezdirelim :) Ben daha buralarda degilken gelip gezmek olmamis ;)

    NzN diyorum sana cicim, sen ne zaman istersen o zaman gel misafir ol bekliyorum ;)

    ReplyDelete
  10. Buket sevindim begenmene :) Sanirim yakinda sanal gezi sitesi falan acacagim :))

    Ella cicim iyi calis hepsini sorucam tek tek hahahahaha :)
    Hepsi yiyecek degil yahu yazinin, senin gozune bir onlar gorundu galiba :)) yenilecek guzel sey koysam suc, kurbaga bacagi tavuk ayagi koysam suc ben ne yapayim sasirdim valla :D
    Makaron, marshmallow ve cupcake yapmak icin gordugun gibi bire bir workshop duzenliyorum hahahahaha :) Bu arada marshmallowlar hazir yahu, onu ben yapmadim, o kadar da diil artik :D

    Kucukkardes B. ergenliginin dorugundasin tabii birtanem, su yazdigin yorum bile bunun kaniti hatta ;)
    severim seni

    ReplyDelete
  11. Kitap tarama sözüm hala geçerli sadece benim bilgisayarım çok küçük eşim de çalışıyor elindeki işi bitirmesini bekliyorum:)

    Bu arada ne zaman sayfandaki resimlere baksam ne kadar renksiz bir şehirde yaşadığımı fark ediyorum. Pembe ekmeklere bayıldım ekmek hiç sevmeyen biri olarak böyle ekmekleri yer miydim acep:)

    ReplyDelete
  12. Nehir Ida hic uzme kendini, bol miktarda kitabim var bizimkiler geldiginden beri :)) beni bir sure daha idare eder bunlar ;)

    Renkli sehir olayina gelince - Ankara ilk goz agrimdir ya orada oturuyordunuz siz degilmi? - emin ol bu kadar rengi bir arada barindiran sehirler de hep kaos! Insan cogunlukla yoruluyor :(

    ReplyDelete
  13. STİL DİREKTÖRÜ cicim senin yorumunu gordum ama yayinla dedikten sonra kayip ne yazik ki :( ben yine de tesekkur edeyim dedim blogspotun hatasi bu valla benim diil ;)

    ReplyDelete
  14. Ankara aşkı başka elbette. Evet canım ankaradayım ve sanırım başka yerde de olamam:)

    ReplyDelete

Yorum birakan elleriniz dert gormesin ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails