Wednesday, January 26, 2011

Zaman ne cabuk geciyor...

Tam bir yil once bugun cikmistim yola. Derecelerin -20’yi gosterdigi karli bir sabah, Almanya’nin kucucuk bir sehrinin issiz sessiz, dunyadan uzak bir mahallesinden yola cikmistim. Daha gunes dogmamisti bile. Lapa lapa kar yagiyordu yine haftalardir oldugu gibi, yerlerdeki diz boyu kar yuzunden tekerlekleri donmeyen bavulumu kocakisisi elinde tasimisti duraga kadar. Ve vedalastigimiz dakikalarda bogazim dugum dugum olmustu, yol boyu aglamistim sonrasinda, ilk defa onu birakip bu kadar uzaga gidiyordum; dunyanin obur ucuna…

Sonrasi bombos bir otobuste aglayarak surekli burnunu ceken ben, sabahin karanliginda Bahnhof’a (tren gari) varis ve oradan da Frankfurt havaalani. Son dort yildir gelip gittigimiz, en ufacik kosesini bile bildigimiz Frankfurt havaalani… Her gelisimde benimmis gibi hissederdim ben burayi, hani yillardir bildigim yasadigim bir yermis gibi, ama o bile yetmemisti kendimi evimde hissetmeme, yalnizligimi, “tek basina kalmis” hissimi bogmaya.

Eski bir arkadas ile bulustuk havaalaninda, diger arkadaslarimiza gidecek incecik sarap bardaklarinin kutusunu birakti kucagima. Ve sonrasinda yola ciktik ben ve kutudaki sarap bardaklari. Hayatimin en uzun yolculuguydu, uyudum uyandim, birseyler yedim, film listesinden bircok film izledim ve sonunda geldik. Tam 13 saatlik yolculuk sonucunda ucaktan iniste kendimi ilik esintilerin geldigi bir koridorda yururken buldum.

Sonrasinda heryani orkidelerle donatilmis piril piril bir havaalani…

Hayatta gordugum en guleryuzlu sinir polisleri…

Paltoyu cikarmis olsam bile icimdeki tisortle terleten sicacik havanin bana verdigi mutluluk…

Taksiyle otele dogru yola cikis, yol boyunca cevreyi saskin saskin izlemek, yol boyu konusan taksicinin sicak kanliligina sasirmak ve mutlu olmak…

Yol boyu surup giden yesilliklere dalmak, ilk anda binlerce gibi gorunen rengarenk, cesit cesit cicegi ve dogal florayi gorup sevinmek…

Gokdelenlerin ve “Singapore Flyer” (Singapurdaki kocaman donme dolap) in ilk goruste yarattigi saskinlik…

Otele geldigim andaki saskinlik, yine yalnizlik hissi…

Sonrasinda dostlarla bulusma, sarap bardaklarinin kutusunun onlarin ellerine sag salim ulasmasi…

-20’den +30 dereceye gecise alismaya calismak…

Ilk kez “Orchard road” a ayak basma ve kalabaliginmi yoksa yorgunlugun mu yarattigini bilmedigim bas donmesi hissi…

Burada insanlarin bu kadar canli ve hayat dolu oluslarina bir yandan sasirip bir yandan sevinmek…

Cilgin Singapur yemekleri ile ilk tanismam, saskinligim, alisamayisim ama nezaketen ve hasta olmamak icin zorlayarak yeme fasli…

Yillardir hasret oldugum ve delice ictigim karpuz suyu…

Otele donus, yorgunluk, stress ve endise icerisinde baska bir yerde oldugunu bilerek boluk porcuk bir uyku…

Sabah yapilan son derece yavan ve hayal kirikligi yaratan kahvalti sonrasinda is gorusmesi icin geldigim is yerini inceleme firsati…

Aksamina yine arkadaslarla sehir turu ve kendime aldigim ilk metro karti…

Hala daha her yana saskin saskin bakmak, balonun icindeymis hissinden kurtulamayip soylediklerinin yarisindan cogunu algilayamamak…

Filmlerde gordugum o otantik cay evlerinden birine gidip hayatinmn en guzel yesil caylarindan birini icmek ve uzak dogunun cay kulturunu ogrenmek…

Evdekilere Cin usulu caydanlik ve cay kaplari almak, hediye alirken kucuk kardes ve kocakisisini de unutmamak…

“Hawker center” (lokal yemek mekanlari) ile ilk kez tanismak, pislikten gozlerimin yuvalarindan firlayisi ama beni oraya tum iyi niyeti ve misafir perverligi ile goturen arkadaslara birsey diyemeden yemegi yemek icin mucadele etmek…

“Sugar cane” (seker kamisi) suyunu denemek ve hayatta ictigim en ferahlatici icecege asik olmak…

Ertesi gun sabahtan aksama kadar bitmek bilmeyen cilgin bir maraton, gun boyu insanlarla tanisip konusmak ve zorlu bir mulakat…

Gunun sonunda “ne zaman gelirsin peki” sorusuyla ise alindigimi belirten oldukca sevimli buyuk patron…

Havaalanina dogru yola cikis, sehre karanlik cokerken gulumseyerek yasayacagimiz yere son bir kez goz atmak…

Havaalaninda hayatimda yedigim en buyuk ve en lezzetli karidesler ve ne yapip ne edip kocakisisine de yedirmeliyim bunlardan dusuncesi…

Yorgun ama mutlu, umutlu bir geri donus yolculugu…

Ve iste boyle basladi bizim Singapur hikayemiz…
A.

17 comments:

  1. bizimkisi bir aşk hikayesi melodisi tadında :)) şarap kadehlerini kırmadan götürmen de pek ilginç sonra bir de iş görüşmesi; herşey ne kadar yabancı gelmiştir sana... güzel bir başlangış hikayesi...

    ReplyDelete
  2. Hayalimde hep meksika ve mısır vardı ama singapuru keşfetmek çok güzel olmuştur. Nede olsa hayli kalabalık :)

    ReplyDelete
  3. minimalist sanirim oyle oldu zaten, benim bir yerde yasamaya alisabilmem icin once o yere asik olmam gerekiyor, yoksa hic sansi yok :)
    kadehler kucagimda kutsal emanet gibi tasidim buraya kadar kirilmasinlar diye :))
    gercekten guzel basladi, umarim oyle de devam eder.

    Kumrall valla ikisinide gezmedim, bende gezmek kesfetmek isterim acikcasi, belli mi olur bakarsin olur ;)
    Singapur gercekten guzel bir tecrube oldu bize :)

    ReplyDelete
  4. Ne güzel olmuş! Şu anda farkına varmadığın ya da önemsemediğin neler gelecek kim bilir bu farklı ülkeyle ve yaşadıklarınla ilgili aklına, ileride...

    ReplyDelete
  5. Soğuğu olmasa buraya aşık olup ömür boyu yaşamak vardı be kuzum :/
    Çok denedim, ı-ıh! bu bünyeye soğuk zarar.
    Aşık olacağım ve ömrümü tüketmek isteyeceğim yerin hayaliyle yaşıyorum :(

    Güzel başladığı gibi güzel devam etsin hikayen.
    Hiç üzülme sen e mi? Kıyamam sana ben.

    ReplyDelete
  6. hikayeyi çok sevdim farklı bir başlangıç=)

    ReplyDelete
  7. zevkle okudum.oralarda mutlu olmana sevindim. henüz seni görebilmek için fırsatım olamadı.;))artık iyiyiz. bugün ateşsiz ilk günümüz.

    ReplyDelete
  8. ağlayarak başlayan bir mutlu başlangıç öyküsü:)
    sanki devamı gelecek gibi...

    ReplyDelete
  9. Aslı sanirim oyle olacak, ne anilar cikacak bakalim :)

    Ellam valla o soguk en buyuk etkenlerden biriydi buraya kacmamiza sebep olan, buraya gelmeden once son dort yil adam gibi yaz goremedik yahu, sadece uc bes gun 27-28 derece hepsi o :(
    Avrupa iyi guzel dusenli ama havasi yokmu bitirdi bizi.

    CMOS sevmene sevindim :) bizde ilginc hikayeler bitmez ;)

    ReplyDelete
  10. Nihancim aman saglam olun da gorusuruz elbet birgun :)
    Cok gecmis olsun yeniden, op oglusu benim icin, bak nazar degdi onun o minik parmaklarinin fotosunu koydun bloga ;)

    CEPAYNASI devamini hergun yaziyorum ya ;) yok oyle ayri hikaye falan yahu, hergun yaptigimiz delilikler var iste daha ne olsun :)

    ReplyDelete
  11. :) Nice yillara o zaman. Biz cok seviyoruz Guneydogu Asya'yi, umarim sizin tecrubeniz de keyifli geciyordur.

    ReplyDelete
  12. Selen tesekkurler,
    sevilmeyecek gibi degil, ozellikle yeni seyler kesfetmek bambaska bir zevk bizim icin :)

    ReplyDelete
  13. Merhaba, dun 1. haftasini doldurdum Singapur yasamimin ve su an her sey o kadar yabanci,farkli ve yogun ki benim icin, tek istedigim bir tanidik yuz,bildigim bir yer,isim gorebilmek,kaygilarimdan arinabilmek.. Ben de bir yil sonra sizin gibi pozitif seyler yazabilirim umarim.
    Sevgilerimle!

    ReplyDelete
  14. iforev daha cok yeniymis, umarim alisirsin kisa surede - inadina da cok feci yagmurlu su gunler saka gibi :))
    herhangi bir yardima ihtiyacin varsa elimden geldigince yardimci olmaya calisirim, bana e-mail ile ulasabilirsin :)

    ReplyDelete
  15. Cok tesekkurler A-H.
    Bir bilgiye ihtiyacim olursa muhakkak mail atarim.

    ReplyDelete
  16. Nasıl her satırıyla içimde coşkular büyüten bir yazı oldu bu. Sigapur, Japonya, Güney Kore... Haytımın bir döneminde (ne zaman, onu şu an tam bilemesem de) kesinlikle tamamlamak istediğim bir üçgen bu. Mutfak Sanatları Akademisi'ne başlarken en büyük motivasyonlarımdan biri de, çok evrensel bir mesleğe sahiip olacak olmaktan ötürü, dünyanın her yanında çalışabilecek olma özgürlüğüydü ve Singapur'a mı yerleşsek düşünceleri içinde olan bir arkadaşıma "bakarsın ben de gelirim" demiştim. hayatım beni şu yaşıma kadar hiç farklı kentlere savurmadı yaşamak için. Hep İstanbul'da, İstanbulla kaldım. bakarsın bundan sonra...:) kocaman sevgiler sana:)

    ReplyDelete
  17. zero dilerim en kisa surede tecrube etme firsatina sahip olursun, tahmin edebiliyorum senin icin inanilmaz bir deneyim olur burasi bunca farkli lezzet ile ic ice...
    ama Istanbul konusuna gelince... emin ol yok onun gibisi :) sanslisin yani :))
    Sevgiler, hosgeldin bu arada.

    ReplyDelete

Yorum birakan elleriniz dert gormesin ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails