Friday, August 3, 2012

Vietnam Gezi Notlari: Halong Bay

Iki ayi gecti ben gezi yazisini yazincaya kadar. Araya daha fazla birsey girmeden yazip bitireyim de yeni gezi yazilarina yer acilsin :)

Hatirlarsaniz ilk bolumde Hanoi ile ilgili kisimlari birlestirip yazmistim. Esasen Hanoi de gecirdigimiz ilk gunun ardindan sabah erkenden yollara dustuk Halong Bay'a yani Halong korfezine gitmek icin. Gezi oncesi yaptigimiz uzun arastirmalardan sonra Halong korfezinde 2-3 gun gecirip, eski usul Vietnam teknelerinde kalmaya karar vermis ve gitmeden ayarlamistik. Aslinda oraya gidince de bir suru secenek varmis ama biz onceden ayarlayip guvenilir biriyle yolculuk yapmayi tercih ettik.

Halong korfezi denizin ortasindan binlerce kayaligin ve adacigin yukseldigi, yesille mavinin ic ice oldugu, dunya mirasi listelerine girmis (en azindan dunyanin yeni 7 harikasi listesindeydi en son), olmeden once gorulmesi gereken yerlerden biri. Yani en azindan gitmeden once biz oyle zannediyorduk :)



Simdi diyeceksiniz ki yine neyini begenmediniz, size de yaranilmiyor diye :))
Oncelikle en buyuk sanssizligimiz fotograflarda gordugunuz gibi hava muhalefeti idi. Cok sukur yagmur falan yagmadi ama hava da hic acmadi yani. Oyle isli sisli, pisli puslu dolandik durduk koca korfezi. Hani biraz da gunes gul cemalini gosterseydi, yesile maviye doysaydi gozumuz, ben piril piril manzara fotograflari cekebilseydim... nerdeee!


Olsun biz yine de moralleri yuksek tuttuk :) Hic degilse yagmur yok dedik, gezinin tadini cikaralim dedik :))

Yaklasik 3 saat suren oldukca sallantili bir yolculuk sonrasi Hanoi'den Halong Bay'in girisinde tum teknelerin bulundugu iskeleye gittik. Zaten beni mutluluktan ziplatan yesil erikleri buldugumuz ilk yer de orasiydi :))


Iskeleden kucuk bir tekne ile daha acikta demirlemis buyuk yolcu gemisine ulasip hemen kamaralarimiza yollandik. Kamaralar biraz kucuk olsa da inanilmaz sirindi.Veya omrunde tekne ile yolculuk yapmamis bize oyle geldi :))




Elimizi yuzumuzu yikayip kendimize geldikten hemen sonra tekneyi kesfe ciktik. Ilk heyecan ve hevesle guvertede cesit cesit fotograflar cekinmeyi de ihmal etmedik :)) 
Sonrasinda da hemen ogle yemegi icin teknenin orta katindaki restoran kismina gectik. Teknedeki yemekler oldukca lezzetli ve bol kepceydi. Hani 3 gun 2 gece teknede olacagiz, olurda ac falan kaliriz diye ben bavulu bir suru findik fistikla doldurmustum ama onlari yiyecek yerimiz hic kalmadi, gerisin geriye Singapur'a getirdik hepsini :)))

Yemek sirasinda masalarin cogu arkadas gruplariyla veya cocuklu ailelerle doluydu. Bir tek biziz tek basimiza herhalde derken yanimiza baska bir cift gelip oturdu. Avusturyali oldugunu ogrendigimiz Ursula ve Helmut ile boyle tanismis olduk. Ve her yabanci gibi bizim nereli oldugumuzu tahmin edemediler :) 

O kadar hos sohbet, o kadar tatli insanlardi ki tam 3 gun boyunca hic yalnizlik cekmeden, bol bol muhabbet ve sohbet ederek vakit gecirdik. Biz onlara gezi maceralarimizi anlatirken farkettik ki onlar bizden onlarca kat daha cesur ve maceraya duskunmus :) Bizim gezdigimizin 2-3 kati gezip, aman hayatta gidilmez oralara dedigimiz ulkelere gitmisler :) Velhasil bu yolculuk sonrasi da cok guzel dostlar edinip donduk sanirim yolculugun en guzel yanlarindan biri buydu.



Biz ogle yemegini yerken tekne de adaciklarin arasinda dolasmaya basladi bir yandan. Yemek sonrasi guvertede kahvelerimizi icerken etrafi izledik. O sirada cevrede gordugumuz orjinal renkte, eski usul teknelerden birini fotografladik bol bol. Neden teknelerin hepsi beyaza boyandi diye sordugumuzda rehberimiz hukumetin boyle bir zorunluluk getirdigini soyledi.

Demek ki su tek tip mentalitesi, yonetime gelip birseyler degistirme mantigi heryerde varmis. Olan canim eski model teknelere olmus, herbiri hayalet gibi bembeyaz suzuluyor artik sularda. Halbuki eski tekneler ne guzel, gercek korsan teknesi gibi :))



Yaklasik yarim saatlik yolculuk sonrasinda daha once Kambocya gezimizde de gordugumuz yuzen koye (floating village) ulastik. Vietnamli kadinlarin kullandigi sandallara bindikten sonra koyun ic kisimlarina dogru yollanmaya basladik.



Dedigim gibi daha onceden de gozumuz asina oldugu icin bu kez cok fazla ilginc gelmedi bize bu ortam. Firsattan istifade cevreyi inceledik bol bol. Turistlere her ne kadar ilginc gelse de burada yasayan insanlarin hayatlari dusundugumuzden cok daha zor...

Cogu okuma yazma bilmiyormus. Zaten yuzen koyde dogup buyudukleri ve tek bildikleri yasam tarzi bu oldugu icin de baska yere gitmeyi dahi istemiyorlar, biraz da korkuyorlarmis.

Su asagidaki tekne yuzen koydeki market mesela...



Bir cogunun yasadigi ev yuzen evler degil de kucucuk tekneler. Asagidaki gibi bir teknede coluk cocuk koca bir aile yasiyor ornegin... 
Surekli suyun uzerindeler, tek evleri orasi.




En zoru da cocuk olmak olsa gerek... 
Kosup oynayacak, hoplayip ziplayacak bir alan bile ne buyuk bir zenginlikmis meger.


Koyun ic kisminda bulunan istiridye ciftligini ziyaret ettik sonra. Oradaki calisanlar hemen canli canli istiridyenin icinden inciyi nasil cikardiklarini gosterdiler bize.


Bu da istiridye ciftliginin hemen yaninda fotografladigim diyarbakir karpuzu boyutunda bir denizanasi!

Iste simdi geldik zurnanin zirt dedigi yere! :D
Baslangicta bahsettigim bizi hayal kirikligina ugratan en onemli sey Halon Bay'in pisligi idi. Ilk zamanlar surekli kendimizi avuttuk "ay burasi pis ama biraz acildikmi pislik biter", "belki burada akinti yoktur ondan birikmistir", "kesin bu pislik yuzen koyden dolayi hani insanlar cogunlukla burada yasiyor" diye diye... 
Ama uc gun boyunca hicbirsey degismedi, pislik tum korfeze yayilmis ve oldukca yuksek miktardaydi. Bazi Vietnamli kadinlar sandallariyla gezip suyun uzerindeki copleri topluyordu, sanirim yerel yonetim para oduyor olmali bunun icin. Hatta bazi adaciklarda gozle gorulur boyutta cop tepeleri olusmustu. Ama gorunen o ki bundan cok cok daha fazlasini yapmalari lazim cunku gezdigimiz alan hic de yabana atilmayacak buyuklukte bir koydu ve pislik orani hic degismedi :(

Onca pislige ragmen bazi turistler yuzduler bu sularda, biz agzimiz acik bir sekilde saskinlikla izledik sadece.






Gezi sonrasinda hava iyice kararmaya baslayinca ana tekneye yollandik ve tekneler icin ayrilmis park yerlerinden birine demirledik geceyi orada gecirmek icin. Adanin uzerinde hakikaten park yeri isareti vardi bu arada :)))

Her ne kadar havaya laf etmis olsam da bulutmu sisliydi diye, aksam karanligi cokerken cektigim su fotograf dogal siyah-beyaz efektler yuzunden favorilerimden biri oldu ;)


Tekneye cikinca gurup etkinligi olarak Vietnam usulu borek (Vietnamese roll) hazirladik. Kendi ellerimizle hazirladigimiz borekleri de hemen oracikta afiyetle mideye indirdik :)


Aksam yemeginde de bol bol deniz urunu vardi dogal olarak :) 
Yalniz bir tek guzel gorundugu icin bu jumbo karidesleri cekmisim, geri kalanlari cekmeyi unutmusum hem muhabbet sohbet hem de aclik dolayisi ile :)



Pislikten soz etmisken gecenin geri kalanindaki "geleneksel A ile H avcilik maceralari" serimizi es gecmeyeyim :)))

Eh bahsettigim gibi eski usul bir teknedeydik her ne kadar luks! olsa bile. Sunu unutmamak lazim ki bizlerin luks ve temiz anlayisi ile Vietnamlilar'in luks ve temiz anlayisi birebir ortusmeye bilir! Ortusmuyormus zaten ogrendik. Zira gunun o yorgunlugu uzerine gece yatmadan dus alayim niyeti ile banyoya girip, dusakabinde kendimi islattigim ilk birkac dakika sonrasinda siril siklam ve cigliklar atarak odanin ortasina zipladim. Dusakabin dediysem bizdeki dusakabinlerden bahsettigimi zannetmeyin. Tekne ahsap, dogal olarak her yani da ahsap. Yani dusakabinimiz de ahsapti! Yerleri de izgara seklinde tahtalarla dosemisler. Iste ben dus almaya calisirken o izgaralarin arasindaki iri cagla boyutundaki hamambocegi islanip rahatsiz olmus olmali ki disari cikmaya karar verdi birden!! 

Sonuc olarak kocakisisi elinde terlik o daracik banyoda hamambocegi kovaladi ama ne ihtimal hayvan yine geldigi yere giriverdi. Ben islak bir sekilde bas bas bagiriyorum "ben nasil dus alicam, girmem orayaaa" diyerekten :)) Durum boyle olunca da avci erkegimiz careyi bocegi haslamakta buldu! Yaklasik yarim saat boyunca banyonun her yerini musluktan akan en sicak suyla yikayip bocegi oldurebilecegini zannetti, en son buhardan biz birbirimizi goremez hale gelene kadar da durmadi! Ama kocakisisinin unuttugu birsey var ki hamambocegi denen yaratik bu dunyada "survivor" olarak bilinen yegane hayvan. Taa dinozorlar zamanindan gunumuze ulasabilen, radyoaktivitenin bile etkileyemedigi tek hayvan!!
Anlayacaginiz benim almaya niyetlendigim sicak dusu bocek aldi mis gibi, ben de havami aldim :D

Ertesi gun tur rehberine sikayet ettigimizde de piskin piskin "oo daha ne kotu tekneler var, bircogunda fare bile var" demezmi. Yapacaginiz birsey yokmu hamam bocegi icin dedigimizde de "isterseniz odayi yaptirayim" demesi tuz biber oldu.
Geleneksel olarak her turlu sacmalik bizi buldugu icin bu sefer neden bu kadar sasirdim bilemiyorum :)

Bocek mocek derken o gece yorgunluktan sizip kaldik resmen. Ertesi sabah da erkenden guverteye cikip guvertede Tai Chi yapanlara katildik. Simdi Tai Chi yaptik hayat gorusumuz degisti, uzak dogunun mistik guclerini kesfettik falan diyecek degilim :)) Ben inanmiyorum, inanamiyorum oyle seylere, inananlarda kusuruma bakmasin. Zaten o Ye, Ic, Yat filmine de gicik oluyorum, hepsi palavra onu da ayrica yazmistim onceden :)))

Ama sabahin serinliginde, henuz insanlarin cogu uyanmamisken ve tekne adaciklar arasinda gezinirken guvertede vucudu esneterek gune baslamak oldukca guzeldi :)

Kahvaltidan sonra Kayak (kano ile gezinti) yapmak icin yola ciktik. Biz daha onceden hic denemedik sorun olurmu falan diye endise ettiysek de sonradan cok da zorlu olmadigini (en azindan durgun sularda) gorup eglendik bile.
Yol uzerinde asagida gordugunuz tekne-ev-balik ciftligini seklindeki yerde durup sahilde yapacagimiz piknik icin yiyecek birseyler aldik once. 


Dedigim gibi burada hayat cok zor, en cok da cocuklara uzuluyor insan. Bizimkiler evdeki onlarca oyuncagi begenmezken dunyanin bir diger ucundakiler bir teknenin tepesinde plastik siselerle egleniyor ancak :(


Sonrasinda kanolara binip adaciklarin arasinda dolasmaya basladik. Kano ile dolasmak guzel ve zevkliydi ama sular oylesine pisti ki kurek cekerken maksimum ozeni gosterip uzerimize su sicratmamaya, elimizi yuzumuzu islatmamaya calistik.

Hatta oyle yerler vardi ki kurek cekmeyi birakip kanoyu kendi haline saldik, suyun uzeri gorunmuyordu pislikten resmen. Organik atiklar, plastik atiklar, ne ararsaniz...
Cogunlukla aramizda su diyaloglar gecti kocakisisi ile;

Ben: Yavas dur sicratma sakin ustumuze, zaten yikanmak da eziyet!
Kocakisisi: Tamam tamam dur cok hareket etme de kano tepetaklak olmasin b.k icinde kaliriz sonra :))
B: Yok ya b.k degil onlar, denizin tabanindan kopmus bitki falandir
K: Tabii tabii ayni b.k seklinde kahverengi deniz bitkisi ahahahaha
B: Ama bunlar biraz buyuk degilmi?!
K: Sismisler suda!
B: Iyyyyyyy b.k mu cidden bunlar? ciddi ciddi b.klu sularda yuzuyoruz yani!!

Seklindeki onlarca diyalog esnasinda nedense sularda yanimizda yuzen seylerin pislik oldugunu kabullenmek istemedi beynim :) Ama onca teknenin atiklari, yuzen koyde yasayan insanlar ve korfezde dogru duzgun akinti olmamasi kismini dusununce gercegi kabullenmek durumunda kaldim.

Kanolara bindikten sonra, tum grup toplamda 5 kano ile tur rehberinin onderliginde cevredeki magaralari gezmeye basladik. Oldukca genis, tunel gibi bir gecitten gecip adalarin arasinda kalmis golet gibi bir yere ciktik. Sanki birden bire bir gizli bahceye girmis gibi olduk. Heryer inanilmaz sessizdi, sadece hayvanlarin ve doganin sesi duyuluyordu. Tabii kanoda islanir, hatta dusebilir diye fotograf makinami yanima almadigimi oldukca uzuldum. Bir sure o golette gezindikten sonra baska bir tunel ile koyun bir diger kismina gectik.

Rehberimiz orada baska bir magara oldugunu, normalde sular cok yukseldigi icin girilemedigini ama o gun su seviyesi dusuk oldugu icin girip iceriyi gorebilecegimizi soyledi. Rehber onde biz arkada kurek cekmeye basladik. Birkac metre sonra icerisi iyice karanliklasti ve biz birsey gormeden sadece karanlikta kurek ceker hale geldik. Tabii gelismis ulkelerde boyle seyler tum yolculara el lambasi ve gerekli talimatlar onceden verilerek yapilsa da Vietnem da oyle yapilmiyormus! Sadece rehberin elinde kendini bile aydinlatmayan bir fener ile girdigimiz magaranin bir ucundan girip digerinden cikacagimizi zannediyorduk ki baska sansimiz da yok gibiydi cunku girdigimiz tuneller ancak bir kano sigacak darliktaydi! Yaklasik 10 metre iceri girdikten sonra  rehber demezmi tamam buradan donup geri cikacagiz diye!! 5 tane kanonun pespese oldugunu, zifiri karanlikta kimsenin birsey gormedigini, suya dussek ya diger kanolardan birinin altinda kalacagimizi, ya panikle bogulacagimizi en iyi ihtimal pislikten olecegimizi gozunuzde canlandirin hikayenin bu kisminda :)))

Tabii birde bunlara hayatimizda ilk kez kanoya binmis oldugumuzu da eklemek lazim. Donmeye calisirken kac kez magaranin duvarlarina gecirdik, kac kez diger kanolarla carpistik bilemiyorum. Zaten bir sure sonra ortalik tam bir kaostu, o daracik tunelde donmeye calisan 5 kanonun birbirine ve magaranin duvarlarina carpma sesi yankilaniyordu sadece! Hani haberlere cikar ya rafting yapan turistler bogularak oldu falan diye, hep sasirirdim o haberlere insanlar ne dikkatsiz diye, meger gercek oyle degilmis! En ufacik bir dikkatsizlik veya ihmal nelere yol acabiliyormus gorduk.

Neyse ki kocakisisi ile iyi bir ekip oldugumuzu bir kez daha kano uzerinde birbirimize kanitlayip el birligiyle oradan sagsalim kurtulduk. B.klu sulara dusmamis olmak da en sevindirici yaniydi tabii :))
Kanolarda kurek cekmekten yorgun dusunce adalardan birinin kiyisinda bulunan kucuk plaja yollandik ve plajda gemi murettebatinin bizim icin hazirladigi masalarda keyifle oglen yemegimizi yedik.

Kano gezisi sonrasinda tekneye cikinca da pislikten dolayi krize girmis Ursula ile birlikte, elimizdeki dezenfektan jellerle bastan asagi yikandik :D


Ertesi gun sabahtan o civardaki magaralari gezmeye gittik. Yol boyunca tur rehberi hic soylemediyse belki 25-30 defa "muhtesem magara" diye anlatti, zaten adi da muhtesem magara! imis. Bir yandan neymis bu magara boyle diye merak ederken diger yandan da bir onceki gunku gibi birsey cikmasin diye dua ettik :)




Magara gercekten buyuk ve guzeldi, ozellikle ic kismini guzel isiklandirmislar. Ama benim en cok hosuma giden kismi tepeden gorunen korfez manzarasiydi...

Duvarlarda ve tavanda olusan sekiller gormeye degerdi. Ama dunyanin en ilginc yeri oldugunu soyleyemeyecegim, ozellikle Turkiye'de onca magara gordukten sonra :))







Cikista ki Vietnamli balikci teyzeyi ve urunlerini cekmek ayri bir guzellik oldu. Oyle dogal ve renkli duruyordu ki onlarca fotografini cekmisim teyzenin :))




Magarayi da gezip bol bol fotograf cektikten sonra da tekneye oradan da Hanoi'ye geri donduk...

Ve bir Vietnam gezisini de boyle tamamlamis olduk...
Oldukca uzun bir yazi oldu umarim sonuna kadar dayanabilmissinizdir :)))

23 comments:

  1. Buyuk bir keyifle okudum ve sizi gosterdiginiz sabir ve cabadan dolayi kutluyorum :) Ben o kanoda magarada geri donelim diye sole iridium kesin :) nice geziler olsun biz de boyle okuyup ogrenelim :)

    ReplyDelete
  2. cok keyifle okudum. Bir taraftan da gezi planlarina mutlaka eklemeli diyesayikladim :)

    ReplyDelete
  3. dayandım da...hatta bayıldım gezinize diyebilirim ama mağaraydı böcekti derken gerildim..
    gerçi böceksiz hayvansız geçen hiç bir gezinizi okumadık galiba şu ana kadar :))) ama çok iyi ediyorsunuz, pes etmiyorsunuz:) bana da aynı şey oldu geçen hafta Chios gezisinde banyoda koca bir çekirgeyle burun buruna geldim.ne yapmalı yahu , bir terapi mi ne almalı bu börtü böcek konusunda:))

    ReplyDelete
  4. Gulcin olaylarin basinda bir cesaretli oluyoruz nedense, olup bittikten sonra ne halt ettik biz yahu demeye basliyoruz :))))
    Ne mutlu bana keyifle okuduysan ;)

    Colorful varsa firsatin hic kacirma derim ;) Kambocyadan sonra benim favorim kesinlikle Vietnam, bocege pislige ragmen :)

    Serpil sen oyle deyince bir dusundum de boceksiz gezi yok hakikaten. Bir tek Phuket var boceksiz ama onda da fil faciamiz vardi bocekten beter :)))))))))

    bocekli mocekli gezecegiz artik dunyayi yok baska caresi ;) ben buralarda biraz daha alistim sanirim en azindan gorunce ciglik atmadan sessizce kaciyorum artik :D

    ReplyDelete
  5. Fotoğraflar nefis, oldukça ilginç bir yer :) paylaşım için teśekkürler

    ReplyDelete
  6. Günüme keyif kattığın için çok teşekkür ediyorum kuzum :)
    Fotoğrafların şahane... hani gitmiş kadar oldum desem yalan olmaz.
    İyi ki tamamladın şu Vietnam serisini, en azından .ok içinde kürek çekme gibi bir işlemi de hayatında yaşamış olduğunu öğrenmiş olduk :)))
    Hayır, kendim gidemedim, .ok atıcam ya... Ehehehe :)))
    Umarım, bir gün bize de gitmek, görmek kısmet olur.
    Emek verdiğin, zaman harcadığın ve paylaştığın için tekrar teşekkür ederim.
    Daha nice güzel, keyifli, bol fotoğraflı gezi gönderilerini okumayı diliyorum.
    Sevgilerim ve öpücüklerimle.

    ReplyDelete
  7. Merhaba

    Deneyimlerin için çok teşekkürler.Yutarcasına okuyorum çünkü bir kaç haftaya singapurda olmayı düşünüyoruz tabi ki pasaport bilet ve izin olayını halledersek ,Bangok a gelip ordan singapur adalar ve malezya yapmayı düşünüyoruz fakat sadece 8 günümüz var oldukça konsantre bir tatil olacak singapur da kalınabilecek uygun fiyatlı otel önerebilir misin nereleri hızlıca gezebiliriz ve de hangi adalara ulaşım çok kolay ve hızlı
    Şimdiden teşekkürler

    Nesli

    ReplyDelete
  8. İşşşşte benim annneeemmm :)

    Hakikaten sabır ve özverini tebrik etmek istiyorum.Nasıl da özenle sabırla uzuuun uzun yazıp fotoları yüklemişsin.Bir gün insallah bende sabırlı bir blogger olup böyle yayınlar yapabilirim. ( tabi bir de böylesi güzel yerlerde olmak lazım :)

    Bence sisli puslu olması güzel olmuş.
    Bir tarih filminin kamera arkası cekimleri gibi esrarcengiz gözükmüşler.

    Ellerine saglık annem :)))

    ReplyDelete
  9. cerenim ben tesekkur ederim guzel yorumun icin :)

    Ella umarim birgun gitme gorme firsatini bulursun, tabii en b.ksuz hali ile :)))
    ben tesekkur ediyorum opuyorum cok ;)

    ReplyDelete
  10. Adsiz merhaba, Singapurdaki oteller hakkinda pek bir fikrim yok ne yazik ki :( ama biz otel ayarlarken bookin.com veya agoda uzerinden rezervasyon yapiyoruz hep, oradan kendinize gore bir otel bulabileceginize eminim ;)

    Adalar kismina gelince, Singapur'a yakin Bintan ve Batam var ama kisisel fikrimi sorarsan pek birsey sok o adalarda :( Zira biz Batam'a gitmistik birkac gunlugune ve pisman olmustuk hicbirsey yok bu adada diye, hatta kendimi yormadim bile ne fotograf cekmeye nede yazi yazmaya o gezi icin :))
    Eger vaktiniz varsa Endonezya veya MAlezya'nin baska adalarini tavsiye ederim ben.

    Baska bir detaya ihtiyacin olursa yardimci olmaya calisirim, istersen e-mail adresim sag tarafta var ;)
    iyi tatiller ve gezmeler size :)

    ReplyDelete
  11. KavrukSusam tesekkurler tebriklerin icin :))) pek sabirli degilim aslinda ama is bloga gelince severek yaptigim icin sabrediyorum sanirim :))
    bazende yorulup bir kenara atiyorum fotograflari aylar sonra yayinlamadigimi farkediyorum :D

    ReplyDelete
  12. uzun ve bilgilendirici bir gezi yazısı olmuş, ben daha önce tvde izlemiştim aa ne güzel falan diye hayran kalmıştım ama onlar hiç pislikten bahsetmemişlerdi :))

    ReplyDelete
  13. Sylvie ribeL_ sagolasin bakim hemen, ama soz vermiyorum cunku hic mim yapabilen bi insan degilim ;)

    Awi televizyonlarda hic bahsetmiyorlar pislikten, onun icin bizde gidince sok olduk :)))
    Hatta gecen bir fotografina denk geldik Halon Bay'in kocakisisinin ilk lafi "hadi be ordan gormesek yutturacaklar dunya harikasi diye" oldu :D
    Belki onceden temizdi bilemem ama biz gittigimizde durum yukarida anlattigim gibiydi ;)

    ReplyDelete
  14. Çok keyifli oldu okumak beni için. Eşinizle aranızda ki muhabbete çok güldüm:)

    ReplyDelete
  15. asabi bakire bizde daha ne muhabbetler donuyor gorsen :)))
    saka gibi yasiyoruz iste ;)

    ReplyDelete
  16. yine sonuna kadar tek satır geçmeden kilitlenerek okudum.En çok pislik ve böceğe takıldım:))
    sanırım algıda seçicilik! yok yok korku seçicililiği olsa gerek benimkisi:))
    iyi dayanmışsın tebrik ederim seni ben olsam birde o pisliğin içine kusardım sanırım tam olurdu:))
    ilginç bir gezide yolculuğa çıkardığın için beni teşekkürler;)

    ReplyDelete
  17. Blogunuzu yeni okumaya basladım, halong bay'e yıllar önce 2007'de Emeraude ile iki gecelik bir turla gitmistim, ben de bloguma koymayı düsünüyordum ki sizinkini gördüm; hemen hemen aynı yerlere gitmisiz, sadece benim resimlerimin hepsi sizinkiler kadar net degil, müthis bir sis vardı ilk iki gün... Simdi de Singapuru görmek istiyorum, gezimi planlarken yazdıklarınız çok isime yarıyacak! Çok güzel bir okuma oldu tesekkürler!

    ReplyDelete
  18. Meyra algida secicilik degil benimde hemen kafama ve gozume takilan onlar oluyor ;) ama her seye ragmen guzeldi gezmek :D

    Mavi hosgeldin ;)
    Senin yazini da merakla bekliyorum o zaman, baska izlenimleri okumak cok guzel oluyor :)

    ReplyDelete
  19. gezi yazılarından şahane bir kitap olabilir. fotolar müthiş, anlatım samimi ve dost dosta sohbet eder gibi..
    ben de gerçekten gitmiş kadar oldum, ellerin dert görmesin.

    ReplyDelete
  20. Judy yok yahu daha nice gezginler, daha nice fotografcilar var bana gelene kadar ;)
    Gezmis kadar olduysan, zevk aldiysan ne mutlu bana, hem guzelce b.ka bulasmadan gezdirmis olduk okuyanlari da boylece :)))

    ReplyDelete
  21. Walla okurken bile sinirden delirdim, yok burası şöyle pisti yok orası böyle pisti elimizi jellerle yıkadık, geldik otele duş aldık, burası şöyle kirli yemekler böyle pis....
    Yaaa siz nereye gittiniz bilmiyorum başka bir vietnam daha var mı uzakdoğuda ? Vietnam hakkında 40 tane blok yazısı varsa internette yazı boyu pislikten ve hijyenden bahseden sadece sizsiniz. Benim size tavsiyem bundan sonraki gezilerinizi batıya yapın, doğu size göre değil. Amerikaya gidin Canada'ya gidin bir sürü tertemiz şehir var :)Sizin yazılarınızı okuyan insanlar yazdıklarınızı gerçek sanıp o ülke hakkınd çok yanlış bir intibaya sahip oluyorlar, bakın sizin yazınızı okuyup " seni tebrik ediyorum ben o pisliğin içinde yapamazdım " yazmış insanlar ..:)
    Bu arada ben uzakdoğuda ki çeşitli ülke ve şehirlerde altı yıl yaşamış bir insan olarak bunları yazıyorum yanlış anlamayın. Bu bloğu okuyan insanlara tavsiyem, bir ülkeyi yada şehiri görmeden başkalarının değer yargıları ile asla yargılamayın..
    Teşekkürler

    ReplyDelete
  22. Adsiz oncelikle yorum birakirken saygi sinirlarini asmamani rica ederim!
    Ne demek "yazdiklarinizi gercek sanip inanmis insanlar" ?
    Yalan mi soyluyorum burda ben? Ne ihtiyacim var Vietnam'i kotulemeye?

    Yazdiklarimin hepsi satiri satirina dogru ve yasanmis deneyimler. Yazimda da belirttim zaten belki bize denk geldi belki de hep boyle diye, isteyen gider gorur kimseye aman sakin gitmeyin demedim farkindaysaniz.

    Sizin pislik-temizlik degerlendirmenizi bilemem ama benim icin suyun uzerinde yuzen bok pistir! Bir koyun her yani atiklarla doluysa pistir! odamdan koskoca hamambocegi cikarsa pistir! otesi yok.

    Adinizi bildirme zahmetine girseydiniz de Vietnam'i birde sizin gozunuzden gorup okuyabilseydik sitenizde...

    Olurda argumanlariniza devam edip bunu tatsiz bir tartismaya cekmek isterseniz bir daha yorumunuzu yayinlayamam simdiden belirteyim, ama saygi sinirlarinda fikir alisverisi yapmak isterseniz yine beklerim.

    ReplyDelete

Yorum birakan elleriniz dert gormesin ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails