Hakikaten saka gibi basladim gune, inanilir gibi degil ya. Sabah altida basladi simsekler ve gokgurultusu, pek orali olmadim dedim ki her zaman ki tropik yagmur gecer gecer… Haa gecti gecti, evden adimimi bile atamadim ne gecmesi, son dort aydir gordugum en feci yagmurdu bu. Bugune kadar en kotusu bile en fazla bir saate geciyordu, bu tam tamina 3 saat surdu.
Ama neden? Bi sorun nedenini? Cunku benim bugun toplantim vardi… ve daha da onemlisi sunum yapacaktim! Ben buna neden hic sasirmiyorum acaba! Tam 45 dakika taksi bulmaya calistim, hatta esimde isi gucu birakip taksi bulmaya calisti bana. Nafile… Sonuc olarak ben toplantiyi kacirdim, sunumum kaldi, gidip patrona boyun bukup kusura bakmayin vidi vidisi yapmak zorunda kaldim-ki en gucume giden bu bir hatam olmadigi halde, inanilmaz kotu bir giris yaptim Cuma gunune anlayacaginiz.
Bitmez benim “talihsiz seruvenler”im-hakikaten o kitaplardaki cocuklarla yarisirim yani… Dedim ki tam zamanidir benim talihsiz seruvenleri yazmak, hangi birinden baslasam acaba?
DIKKAT! Okuyucu bu yazi biraz fazla uzayabilir ve cesitli yan etkileri olabilir, muessesemiz hicbir sorumluluk kabul etmez zira bugun hic iyi gununde degildir kendisi!
Oyle ufak tefek yok sira beklerim bana gelince biter, herkese iyi davranan satici bana kaplan kesilir zirvalarini tek kalemde geciyorum zaten. En muhimlerini anlatayim ki egleceli olsun :)
Ilk aklima gelen bir kac yil once yasadigim bisey… Bundan yaklasik 4 yil once Turkiyeden Almanyaya gidiyorum egitim icin. Ama bende almanca sifir. Ilk zamanlarda oyle saskin oluyor ki insana hot zot deseler bi sasirip bi tirsiyorsun, aynen o modumdayim. Bisey dedilermi karsimdakini anlamak icin gobegim catliyor, pur dikkat dinliyorum, aman yanlis bisey olmasin diye insan ustu bir caba sarfediyorum. Iste ben bu haleti ruhiye icerisinde yaklasik bir ay kayit islemlerim icin git gel yaptim. Arada bikac ay bekledim imzalar ve diger uygulamalar icin. Buraya kadar normal hemde cok, digerleri icin bir-iki ay alan sey neden bende dort ay surdu diye sorgulamanin anlami yok, cunku isin icinde ben varsam alti ay bile alir! Cok normal yani. Neyse efendim geldik son asamaya, son bir belge var dekanin sekreteri hazirlamis beni cagiriyor imzalar tamam gel al diye. Bende bir sevinc bir mutluluk sorma gitsin. Aylar suren iskence bitiyor ne de olsa… Pışıkkkk sen oyle san!
Gidiyorum aliyorum belgeyi elime, dogru duzgun bakamadan cikiyorum odadan, cunku sekreter hayatta gordugum en meymenetsiz almanlardan biri (meymenetlisini gormedim ya). Merdivenleri inerken bakiyorum belgeye, iste falanca kisi bolumumuze alinmistir tez konusu sudur budur hocasi budur falan yaziyor alt tarafi. O arada bir bakiyorum isim kisminda “Ayse Sebelettinoglu” yazacagina “Aysel Sebelettinoglu” yaziyor! (Isimler tamamen kurgu olayin vehametini anlatabilmek icin) Yuh diyorum ya ne malsiniz bi adimi duzgun yazamamissiniz, kosuyorum yukari kadina diyorum ki bakin ismim yanlis olmus, kadin ofleye pofleye duzeltiyor. Bu arada gozum tez konusuna ilisiyor, amanin o da ne, sacma sapan farkli bir konu allah allah bu nerden cikti darken bakiyorum hocalar da farkli. Cileden cikiyorum basliyorum kadina iste buda yanlis su da yanlis diye soylemeye. Belge bastan sona yanlis cunku. Kadin da sasiriyor nasil bu kadar cok yanlis bir arada yapilmis diye, panikliyor bi, sonra bilgisayari acip sistemi kontrol etmeyi akil ediyor! Allahim ne goruyoruz, allahin Almanyasinda, o g.t kadarcik sehrin g.t kadarcik universitesinde “Aysel Sebelettinoglu” isimli biri var!!! benimle ayni zamanda ayni yere kayit olan tamamen farkli bir insan! Saka gibi! Sanki birileri ozellikle gondermis oraya yani baska izahati yok. Ve kendi gercek belgemi alip agzim bir karis ayriliyorum dekanliktan, halime sukrediyorum, ya diplomayi alirken anlasilsaydi bu gercek ve elin hatunu benim yerime diplomaya alsaydi da ben oyle kalakalsaydim? Dusunmek bile istemiyorum :)
Varan ikiiiii… aradan dort yil geciyor, eh bitis yakin bende is basvurusu yapiyorum. Singapur’dan cevap aliyorum basvuruma. Diyorlar ki; “tele-sunum” yapacaksin… “hay anani o ne!” diyemiyorum, uslu kizim ya “vay canina o nedir?” diyorum anca :) Efenim internet uzerinden baglaniyoruz onlar benim bilgisayarimi ve dolayisiyla sunumumu goruyorlar, ayni zamanda telefonla baglanip parallel olarak telefondan sunum yapiyorum. Sacmaligin daniskasi yani! Madem internetten baglaniyoruz hepsini orda yapalim ne geregi var, ha telefonla goruseceksek de telefonla goruselim, maksat “ingilizce konusabiliyormusun?” u gormek degilmi… tabii is bu, isveren ne tur maskaralik isterse he diyorsun. Tamam dedim isteklerine, is gorusmesinin detaylarini mail attilar; “Singapur saati ile 15.00 de”. Buyur burden yak, iyide o kac oluyor, Almanyada saat kac olucak bi deyiversene sen. Onu da ogrendik efendim sabahin korundeymis, saat 8.00 de. Neyse lafi cok uzattim, gorusme gunu gelip catiyor, sabahin 6sinda kalkiyorum ki mala baglamayayim, kendime geleyim, aradiklarinda hazir olayim falan. Saat 7.45 de internet uzerinden baglanti yapiyoruz hersey yolundami kontrol etmek icin. Baglandik… hersey normal… ben biraz sinirliyim… insane kaynaklarindaki kadinla msn gibi bisey uzerinden yazisiyoruz bana henuz tum dinleyicilerin gelmedigini soyluyor ve tam 8.00 de baslayacagiz biraz daha bekle lutfen diyor. Bekliyorum…
Tam 5 dk sonra hayatimda duydugum en yuksek sesi isitiyorum! Saka gibi! Ust kattaki daireden geliyor ve kesintisiz! Ust katta tamirat basliyor, hemde bulldozer sesiyle!... hemde sabahin o saatinde… hemde Almanyada(Almanyada saat 8 den once igne bile cakamazsin duvara).
Esimle birbirimize bakiyoruz, paniklesek mi dona kalsak mi saniyeler icinde karar vermek zorundayiz! Sonradan ogreniyorum ki esim o anda benim bagira bagira aglayacagimi zannetmis “ne b.k yesem” diye dusunuyormus :) O hemen yukari kosuyor "napiyorsunuz aman durun asagida hayat memat meselesi var" demeye, bende bayilmamaya ve titreyen ellerimi normale dondurmeye calisiyorum. Kadina yaziyorum ya kusura bakmayin burda cok kotu bisey oldu diye olanlari anlatiyorum. Biri bana soylese bunu hadi ordan daha mantikli yalan bulamadinmi derim. Birkac dakika icinde ses kesiliyor yukaridan, oh diyorum esimin kapiyi yumruklamasini duydular ve durdular… ve birkac dakika icinde yeniden basliyor ayni ses, esim kapida beliriyor, “durmuyor adam” diyor “dogru duzgun ingilizce bile bilmiyordu ve anladigim kadariyla bir saate bu isi bitirmesi lazimmis” diyor ve ekliyor “benim boyumda bir matkapla banyo kuvetini cikarmaya calisiyor yerinden, matkabin ucu benim bacagim kadar”
Ahhhhhhh…. O lanet matkap beynimi oyuyor, sinirlerimi binlerce parcaya boluyor. Kadina diyorum ki durmuyorlar ses cok yuksek ne yapalim? Kadin olsun devam edelim biz diyor, anlamiyor az sonar ust katin bize cokme ihtimalini ve benim sinirden pelte olmus bedenimi. Telefon caliyor ve gorusme basliyor… Ben ne onlarin soylediklerini duyuyorum nede kendi soylediklerimi. Sadece otomatige baglamis bir sekilde sacmaliyorum , herhangi bisey dediklerinde “he, ne, size duyamiyorum…” diye zirvaliyorum. Yarim saat geciyor o gurultu ve mucadeleyle, sonunda “biz seni haberdar edecegiz” diyerek telefonu kapatiyorlar. Ve matkap susuyor!!!
Kendimi yataga atip saatlerce agliyorum, kacan is imkanina yada igrenc gecen is gorusmeme degil, sabahin o saatinde bana “Insan boyunda matkap” gonderen makus talihe hic degil, sadece hirsimi cikarmak icin agliyorum.
Ve varan uccc… O igrenc gorusme sonrasi nasil oluyorsa beni tekrar ariyorlar. Diyorum ki “bak sans yuzume guluyor, matkap geldi ama sonu iyi olacak”, diyorlar ki “simdi de Singapura gelmen lazim ikinci bir gorusme icin”. “Dalga mi geciyorsunuz siz benle?” diyemiyorum tabii ki, “tamam” diyorum “ne zaman?“. Bildireceklermis… bekliyorum… birkac hafta geciyor… mail atiyorum ne zaman diye… Cunku o siralar Almanyadaki evimizi bosaltiyoruz, esim Singapurda is bulmus benim durum muallakta ve bu arada benim hayatimda oyle ekstradan bir durum daha var ki -dogum, olum, dugun mevzularindan sonra hayatta en onemlisi diyeyim, isle alakali bisey- mutlaka Almanyada olmam gereken ve cok sakin stressiz gecirmem gereken gunler var.
Eh bu durumda ne oluyor tabii ki? Benim hayatimin o en muhim gununu mahfetmek icin iki gun oncesine bana gorusme ayarliyorlar! Hem de Singapurda! “Aman diyorum yapmayin gelemem, baska zamana alalim gorusmeyi”, “yok diyorlar ya o gun ya hic”… Ve ben toplayip bavulu 12 saat ucuyorum Singapura, bu olayi duyan herkesin agzi acik kaliyor –agizlari kapansin diye matkabi anlatiyorum normale donuyorlar :) Bir gun kalip, ortama adapte olmaya calisip (cunku Singapurla Almanya arasi sicaklik farki 50 derece o zaman-abartmiyorum), sunumumu ve gorusmemi yapip hemen o gece Almanyaya geri donuyorum tam 13 saatte.
Neyse efendim sonuc olarak inatciligimin karsiligini aliyorum ve ise kabul ediliyorum, Almanyaya donup oradaki kismida basariyla sonlandiriyorum, ama kendime sormadan da edemiyorum; “bu kadar zor olmak zorundamiydi?” diye.
Dip not: Annem kucukken bana hep kizardi, ben “kara bahtim kor talihim” diye soylendikce. E goruyorsunuz ama haksiz degilmisim degilmi? Valla colu olan ulkelere gitmekten vazgeciyorum hakikaten olurda (ne olurda si kesin) cole duserim diye :)
En dip not: Buraya kadar dayanabilen ve yazinin hepsini okuyabilen varmi harbiden? Ne uzun olmus kaptirmisim kendimi :)
Hepinize bol sans ve guzel bir haftasonu diliyorum…
A.
güzel bir yazı olmu efendim.
ReplyDeletesize de iyi bir haftasonu
Bak şimdi senle niye kafalarımız uyuştu anladım.İstediğini almak için sabırla ve inatla üstüne giden insanları severim.Benimde sabrım sebatım metanetim ve inadım meşhurdur.Kör talihe gelince onunda gözü çıksın inşallah.
ReplyDeleteP_A_N tesekkur ederim :)
ReplyDeletehosgeldin bu arada
ruhgezgini zaten inatci oldugun anlasiliyor yazinin sonunu getirebildigine gore :)
valla ben o kor talihe ne diyeyim daha...
Cici :)
ReplyDeleteAynı arkadaş çevresine sahip olup ta nasıl tanışamamışız merak ediyorum :)
Bir gün bir gönderi hazırlayacağım, bu konuya özel :) Seni haberdar edeceğim şekerim. hehe
Hamiş:Matkap hakkaten süfermiş be :P
Sittirella hangi cevreden bahsediyorsun bak merak ettim simdi :))
ReplyDeleteBu arada matkap karsidan okuyunca guzelde kisiyi o anda delip gecince pek guzel olmuyor ;)
Bu arada senin gonderdigin o bloga bakicam da bugun vaktim yok :)
ReplyDeleteArkadaş çevresinden kastım 'çöldeki kutup ayılarının hepsi' idi be cicim :)
ReplyDeleteYani, bu denli yakın olup, akrabalarınla kanka olup tanışmamamız büyük şanssızlık :)
This comment has been removed by a blog administrator.
ReplyDeleteanladim simdi :)
ReplyDeletevalla ben akraba yazinca simdi akrabalar ustune alinirmi diye aklima geldi :)) basliga hepsiyle tanisirim gibi bisey yazsaymisim keske :)
bu arada o blogu takibe aldim ;) desteklemek lazi tabii ki, tabi bende kimsem :)
oyyyy :))
ReplyDelete