Friday, June 4, 2010

Ama benim bunu yazmam lazim

Yogun bir haftaydi ve de oldukca sicak gunler. Neseli birseyler yazmak lazim ki biraz yuzler gulumsesin, hem belki su lanet bas agrisida birakir yakami kimbilir. Yahu kardesim insan sabah uykudan bas agrisiylami uyanir ya nedir benim bu cektigim koca kafamdan :(
Uzunca zamandir aklimdaydi bu konuda bir turlu yazmak kismet olmadi, cunku olayin tekamulu bizim ev arama zamanlarimiza denk geliyor dolayisiylada internet yok, dis dunyaya bagimiz kopmus falan, eh haliyle yazamadim o zamanlar... Neden aklimda derseniz aslinda neredeyse her gun is donusu eve giderken geliyor ve ah bak bir yazamadim diyorum her seferinde gulup geciyorum.
Efendim simdi biz Singapura ilk geldigimiz haftalardaydi tabii ki dogal olarak ev bakmaya basladik. Ama her yerde oldugu gibi buranin da usulu bir bambaskaymis. Oyle ben kendim ilanlara bakayim, gazeteleri arastirayim falan tutmuyor burda. Kuzu kuzu bir emlakci buluyorsunuz kendinize, hatta iki uc ve daha fazlasinida bulabilirsiniz sizin ev gezip gorebilme kapasitenize bagli. Ben once bir artistlik yaptim yok emlakciya gerek yok biz kendimiz buluruz falan diye-okumusta olsa cahilde biz Turkler hep ayniyiz sanirim :) Ama imkani yok hangi ilani arasaniz karsiniza emlakci cikiyor, birde oyle boyle degil kiracinin ayri emlakcisi var burada ev sahibinin ayri. Yani isler duble karisik.
Once tanimadigimiz ama musluman oldugu icin guvenilir! buldugumuz bir emlakci bayanla gezmeye basladik gosterdigi evleri. Ayrica unutmadan soyleyeyim bu ulkede soylede bir durum var ki kiralar ates pahasi. Misal Istanbulun en luks semtinde en luks ve kocaman dairelerine verilecek kiradan fazlasini veriyoruz biz kucucuk iki oda eve. Iste bu bayan bizi gezdiriyor oraya buraya, ben daha ise baslamamisim henuz, esimde yeni basladi isten cikip geliyor kostur kostur. Kadin bize hep bizim istedigimiz limitin ustunde evler gosteriyor sonrada evi tutacakmisiz gibi bir beklentiye giriyor. Zaten burada adet buymus yabancilarin cok fikri olmadigi icin secenekleri kisitli tutup evi kiralamaya mecbur birakiyorlarmis. Bir sure sonra bu bizden SIKILMIS olmali ki boyle bir "e hadi bu evi tutsaniza niye tutmuyorsunuz" havalarina girdi. Burada yakin arkadaslarimiz var yerli - HL ve M.- yerli derken yamyam gibi bisey oldu :) oyle degil yani Singapurlu :) onlara sorduk haliyle su site nasil bu fiyat nasil diye. Onlarda yok olmaz o site cok eski o fiyata falan diye akil verdi. Bizde dogal olarak arkadaslarimizin sozune uyarak kadina dedik yok cok pahali daha dusururse ev sahibi fiyati tutariz diye. Ay sen bu musluman! diye guvendigimiz kadinin icinden canavar cikmasinmi! Bize gayet kibar bir yolla en begendigi lafi en pesin soyleyip dunyanin lafini soktu arkadas. Hic gelemem boyle seylere hemen ilisik kesildi tabi onunla.
Bu arada arkadasimiz HL nin halasi (daha dogrusu teyzesi ama adi hala kaldi bir kere) emlakci. Ilk basta biz ona soylemeyi dusunuyorduk ama en basta "bedava" "yok degil komisyon alirim" "yok yok yarisini alirim" diye ortalik bir karismisti, bizde biz kendimiz buluruz diye artistlenince kalmisti hic tanisamamistik. Eh diger emlakci faciasindan sonra bizim tepemiz atti tabii, hem zaman gittikce daraliyor ve bize gelmisler findik kabugu kadar otel odasinda 15 gundur yasamaktan hemde sicak vurmus beynimize hergun gez dolan havuzlu sitelerde millet yuzerken mis gibi senin bir tarafindan ter suzulsun... Aldim telefonu aradim "hala" yi dedim ben A. siz bize bir ev buluverin de bitsin bu is.
Neyse efendim hala birkac gun icinde beni aradi dedi ki size birkac ev buldum gosterecek bulusalim aksam gidip bakalim. Tamam dedik bulustuk. Oyle sirin, ufak tefek, oldukca genc gosteren (yani pek de hala ya benzemeyen), uzak dogulu (aman bildigin cinli iste) bir bayan. Gel gorki bir konusmaya basladimi yakala yakalayabilirsen. Zaten yeni gelmisiz, Singapur aksanina alismak oyle zorki en az bikac ay istiyor kaldiki biz onceden antremanliyiz bu konuda ama kac yazar, hatta o kadar abarti kendileri bile "English" yerine "Singlish" diyorlar Singapur lehcesi anlaminda... "Hala" konusuyor ben surekli aptal aptal gulumseyip kafa salliyorum. Bazi yerlerde "Nice" "Fine" "ah" "ok" seklinde sacma sapan ve anlamsiz tepkiler veriyorum ki anlasilmasin molozlugum :) Son olarak farkettim ki hatun bisey sormus ben mal gibi gulumseyip kafa salliyorum o da suratima bakip cevap bekliyor :)
Neyse sonunda taksi yolculugumuz bitti biz varmamiz gereken yere geldik. Esimle bulustuk metro istasyonunun onunde, merhaba fasli bittikten sonra "hala" aldi yine sazi eline konusuyor araliksiz. Ama ben son 15-20 dakikadir dinledigim icin artik yavastan yakaliyorum biseyler. Esimde durum vahim, kaldiki onun ingilizcesi benden daha akicidir her zaman. Her cumle sonunda beni durtuyor "Noldu? ne dedi? napicakmisiz?" her ne hikmetse ben cevirmen rolundeyim cok anliyormus gibi :) Ben her iki cumlede bir "suraya gidiyormusuz, bu kadarmis, ozellikleri suymus" diye bilgi veriyorum. Tabi hala da anlam veremiyor bu garip konusmalara garip garip bakiyor bize arada.
Ay lafi cok uzattim yine halbuki daha anlatacagim seye gelemedim bile :)

Efendim o gun evi geziyoruz bakiyoruz falan sonrasinda karnimiz ac diye yakindaki bir alisveris merkezine goturuyor hala bizi, birde yegeninin arkadaslariyiz ya hani hosgeldiniz modunda bir misafir perver bir misafir perver sormayin. Endonezya restoranina goturuyor bizi. Geldigimizden beri en buyuk sorunumuz yemekler tabi, burda bizim yemedigimiz ve alisik olmadigimiz bircok sey yendigi icin yemek seciyoruz ama karsimizdaki kisilerde cok misafir perver olduklari icin kirmamak lazim, yani napiyoruz resmen kiviriyoruz, uyduruyoruz boylece mumkun olan en adam gibi seyi yemeye calisiyoruz. Hala bizim domuz yemedigimizi ogrenmis HL'den onun icin bizi Endonezya restoranina getiriyor cok sukur onu bir atlatiyoruz. Ama sonrasini atlatamiyoruz o kesin. Birde burada oyle pis bir adet varki, sofraya bir suru sey soyluyorsun paylasiyorsun, yani soylenen herseyden yemek zorunda kaliyorsun aa ben ondan yemezdim yok, yada kendi tabagini ismarlayip rahatca sadece onu kemirmek de yok. Dolayisiyla hala vicik civik, bizim ne oldugunu pek anlayamadigimiz birseyler ismarliyor. Ben sadece aci olmasin diyebiliyorum, guvende olmak icin de tavuklu bir facia ismarliyorum ki :) facia oldugu gelince anlasiliyor cunku tavuk hindistancevizi sutuyle yapilmis bir yemek. Biricik esim de birazcik kurtarma umidiyle patlicanli bisey ismarliyor, hani sebze ve bildigimiz bisey ya o bakimdan. Allahim o ne patlican oyle, yedikce alev alev yaniyoruz agliyoruz sipir sipir, yemek ne mumkun.

"Hala" nin ismarladiklari icinde "otah" diye birsey var, balik ezmesi gibi birsey. Diyemiyorsun igrenc gorunuyor ben bunu yemem diye - AYIP! Kadin gozunun icine bakiyor, tum misafir perverligi ustunde. Aliyorsun kuzu kuzu onu da tabagina. Allahim o nasil birsey oyle balik tadi falan yok, kokmuyor korktugum gibi... Cunku icine cif katmislar! Anam yutamiyorum bulasik deterjani gibi bir tadi var. Agzimda dondurdukce cif tadi daha cok geliyor, birseyler yapmaliyim ama ne. Iste o arada gozume icecegim takiliyor ve yarim bardagi bir dikiste goturuyorum. Iste o anda H. ile goz goze geliyoruz!! Ta ta ta tam... Cifin tadina o da bakmis :) Hayatta bu kadar caresizce birbirimize baktigimizi hic hatirlamiyorum, ama bu son degilmis sonradan ogreniyorum :)
Oyle yada boyle ciflerimizi bitiriyoruz ve diger vicik civik acili seyleride. Sonrada ogreniyoruz ki o cif tadinda sey endonezya yemeklerinde hep var, ya bir baharat, ya ot kok bisey, ya da sos. Ne oldugunu hala bilemiyoruz cunku kimseye soramiyoruz "bu yemegin icindeki bulasik deterjani tadindaki igrenc sey nedir?" diye.
Gel gor ki benim bugun anlatmayi planladigim sey bu degildi, "hala" yla olan bir diger maceramizdi. O da bir sonraki sefere kaldi cunku daha simdiden blogu actim acali yazdigim en uzun yazi olmus bile.
Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim, agzinizin tadi bozulmasin ;)
A.

3 comments:

  1. gece vakti kahkaha attım desem abartmış olmam:D

    ReplyDelete
  2. dukandiyetitariflerim sen birde yerken suratimizi gormeliydin iste esas kahkahalik kisim oydu :))
    iki yil oldu, o cif tadindaki seyi gayet rahat yiyoruz simdi hic soylenmeden, senin yorumun vesilesiyle hatirlamis oldum bak o ilk gunleri :))

    hosgelmissin bu arada :)

    ReplyDelete
  3. Benim Vietnam'a gitme vaktim geldi:) O yüzden yazdıklarını tekrar gözden geçiriyorum:))) Diğer yazında cif tadı deyince hemen koşup bu yazıya geldim: Tam da benim etrafımdakilere anlatmak istediğim şeyi anlatmışsın. Zaman zaman burada da bazı yerlerde ( ızgara sebze ve et istiyorum mesela soslu, o tat çıkıyor karşıma) tabii o tat gelince ağzıma yemeği yiyemiyorum arkadaş:)))
    Gözümden yaş geldi... Ben cif değil de eşime anlatırken şöyle tarif etmiştim durumu: Belki hatırlarsın eskiden tuvaletler koku olmasın diye ''ernet'' diye bir şey koyarlardı. Bu yemek ernet kokuyor, üstelik tadı da öyle galiba:)

    ReplyDelete

Yorum birakan elleriniz dert gormesin ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails